Üzerine Allah adı anılmayan (hayvan)lardan yemeyin. Çünkü bu şekilde davranış fâsıklıktır.Bir de şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmeleri için mutlaka fısıldarlar. Onlara boyun eğerseniz şüphesiz siz de Allah"a ortak koşmuş olursunuz.” 29 âyetleri nâzil oldu.30 Böylece yenilebilecek hayvanların, sadece Allah için ve O"nun adıyla kesilmesinin gerekliliği açıklanmış oldu.
Hz. Peygamber, “Yüce Allah her şeyde ihsanı (güzel davranmayı) emretmiştir. Öldürürken (dahi) güzel bir şekilde öldürün! Hayvanı keserken de güzel bir şekilde kesin! Biriniz (hayvan keseceğinde) bıçağını bilesin ve hayvanını rahatlatsın!” 31 buyurmuştur. Bu hadisiyle Rahmet Elçisi kesim işlemlerinin hayvanlara eziyet vermeyecek en güzel şekilde olmasını vurgulamıştır. Bu bağlamda ashâbına bıçakların bilenerek hayvanlardan saklanmasını, hayvanı keserken olabildiğince çabuk davranılmasını emretmiş,32 hayvanların şah damarına varmayacak bir şekilde boğazlarının az bir kısmının kesilerek ölüme terk edilmesini ise yasaklamıştır.33
Hz. Peygamber, hayvanları zebh (yemek ve nefes borusu ile iki şah damarın kesilmesi) veya nahr (develerde boğaz ile göğsün birleştiği yerin kesilmesi) diye bilinen iki yöntemle kesmekteydi.34 Bununla birlikte Resûlullah (sav) kaçtıkları için boğazlanmaları mümkün olmayan hayvanları durdurmak amacıyla çeşitli yollar denenmesine de müsaade etmiştir.35
Kur"ân-ı Kerîm"de normal yolla kesilmeden ölen hayvanların etinin ve kanının yenilmesi genel bir ilke olarak yasaklanmıştır. Ancak Hz. Peygamber bunların ikişer istisnasını beyan ettiği hadisinde şöyle buyurmuştur: “Bize iki ölü (hayvan) ile iki kan helâl kılındı. İki ölü, balık ve çekirge; iki kan ise karaciğer ve dalaktır.” 36 buyurmuştur. Nitekim ashâb-ı kirâmdan Abdullah b. Ebû Evfâ, Resûlullah ile birlikte yedi sefere çıktığını ve bütün seferlerde çekirge yediklerini anlatmıştır.37
Yüce Allah (cc) deniz hayvanları ile ilgili olarak, “Sizin için ve yolcular için de geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek helâl kılındı.” 38 buyurmuştur. Peygamber Efendimiz de kendisine sorulan sorularla ashâbını deniz ürünleri konusunda aydınlatmıştır.
İbnü"l-Firâsî (ra)39 bir gün Peygamber Efendimize gelerek, “Ey Allah"ın Resûlü! Biz denizde yolculuk yapıyoruz ve yanımızda az miktarda su taşıyoruz. Eğer bu suyla abdest alacak olursak susuz kalırız. Deniz suyuyla abdest alabilir miyiz?” diye sordu. Hz. Peygamber ona şöyle buyurdu: “Onun suyu temiz/temizleyici, ölüsü de helâldir.” 40 Bu hadisiyle deniz ürünlerinin yenmesinin helâl olduğunu açıklayan Hz. Peygamber, denizde ölen