Allah Elçisi"nin, “Alışveriş yapanlar birbirlerinden ayrılmadıkları sürece (alışverişi kabul edip etmeme konusunda) serbesttirler. Eğer dürüst davranırlar ve (malın kusurunu) açıkça söylerlerse, alışverişleri bereketlenir. Fakat kusuru gizler ve yalan söylerlerse, (yaptıkları) alışverişinbereketi gider.” 27 öğüdü, onun bu konudaki ilkelerini ortaya koymaktadır. Bu ilkelere riayet edildiği takdirde çarşılar, pazarlar rızkın temin edildiği en güzel mekânlar olur, aksi takdirde de Allah"ın en sevmediği yerler oluverir.28
Ticaret yaparken dürüst davranmayıp malın kusurunu gizlemek sadece alışverişin bereketini götürmekle kalmaz, satıcının haram kazanç elde etmesine neden olur. Bu anlamda Sevgili Peygamberimizin, “Müslüman, Müslüman"ın kardeşidir. Kusurlu bir malı, kusurunu açıklamadan din kardeşine satması helâl olmaz.” 29 buyurmuştur. Haram kazanç ise sadece ticaret alanında kalmayıp kişinin bütün hayatına sirayet ederek duasının kabul edilmesine bile engel olur. Nitekim Resûlullah (sav) uzun yolculuklar yapmış, üstü başı tozlanmış, saçı başı dağılmış, ellerini göğe uzatarak, “Yâ Rab, yâ Rab!” diye yalvarıp yakaran bir adamdan söz etti ve “Fakat onun yediği haram, içtiği haram, giydiği haramdı. Haram ile beslenirdi. Peki, böyle birisinin duası nasıl kabul edilsin?” buyurdu.30 Dahası bu tür kazançlar Yüce Allah"ın hoşnutsuzluğuna sebep olur. Allah Resûlü, “Kusurunu açıklamadığı bir malı satan kimse, daima Allah"ın gazabı altındadır ve melekler ona sürekli lânet ederler.” 31 mealindeki tehdit yüklü sözleriyle satıcılara önemli uyarılarda bulunmaktadır.
Buna mukabil Allah Resûlü"nün, “Sözü ve muamelesi doğru, dürüst tüccar; (kıyamet gününde) peygamberler, peygamberleri tasdik eden doğru kimseler ve şehitlerle beraber olacaktır.” 32 “Allah"tan sakınan, iyilik yapan ve dürüst davrananlar hâriç, tüccarlar kıyamet günü günahkârlar olarak diriltileceklerdir.” 33 sözleri de ticaret ehlinin doğru olmaları hâlinde Yüce Mevlâ katında görecekleri mükâfata işaret etmektedir.
Satılan maldaki bir kusuru gizlemek, bu amaçla müşterinin dikkatini başka yönlere çekerek malı satıncaya kadar durumu idare etmek ilk etapta kazanç sağlayabilir. Ama meşru yolla elde edilmedikten sonra böyle bir kazancın hırsızlık ve yolsuzluk gibi haksız kazançlardan farkı yoktur. Haram lokmadan ateşten sakınır gibi sakınan Sevgili Peygamberimizin pazardaki satıcıya uyarısı bize bu gerçeği hatırlatmaktadır. Ebû Hüreyre"nin anlattığına göre Sevgili Peygamberimiz bir gün çarşıda dolaşırken bir ekin yığınının yanına gelmişti. Elini kontrol amacıyla ekin yığınının içine daldırınca