şekil vermek suretiyle, zırh yaparak geçimini sağlamıştı.13 O, bir hükümdar olmasına rağmen kendi elinin emeğinden başkasını yememişti.14
Bir de Hz. Musa15 ve Hz. Muhammed (sav) gibi sürü otlatmış peygamberler vardı. Aslında her nebî hayatının belli döneminde hayvanlarla uğraşmış, çobanlık yapmıştır. Nitekim bir gün Sevgili Peygamberimiz, “Allah"ın gönderdiği her peygamber koyun gütmüştür.” deyince yanındaki dostları, “Ya sen?” diye sormuşlar, Allah Resûlü de, “Evet, ben de bir miktar ücret karşılığında Mekkelilerin koyunlarını güttüm.” cevabını vermiştir.16 Gençlik yıllarında da ticaretle meşgul olan Kutlu Elçi"nin bu açıklaması, kim bilir belki de nebîlerin sade ve mütevazı insanlar olduklarını vurgulamak içindir. Onların, ailelerinin geçimini temin etmek başta olmak üzere, yaptıkları tüm işlerde başarılı olabilmelerini sağlayan en önemli özellikleri, çalışkanlık, başkasına el açmamak ve boyun eğmemek, zorluklar ve sıkıntılar karşısında sabırlı olmak ve insanları yönetebilmeyi mümkün kılan dirayettir.
Peygamberlerin mesleklerinin çeşitliliği, kişilerin ve toplumların ihtiyaç ve imkânlarına bağlı olarak kazanç yollarının farklı olmasının tabiî olduğunu gösterir. Bununla birlikte bu kazanç yollarının meşru olması da son derece önemlidir. Onun için dinimiz, insanlar arasında haksızlığa neden olan ve toplumun temel değerlerine zarar veren hırsızlık,17 gasp,18 kumar,19 rüşvet,20 tefecilik,21 karaborsacılık22 ve alışverişte hile yapmak23 gibi her çeşit haksız kazanç yolunu yasaklamış, kazanılan mal ve mülkün helâl yollardan elde edilmiş olmasına büyük önem vermiştir.
Müminlere yaraşan hareket, emek sarf etmek, alın teri dökmek ve üretmektir. Yüce Mevlâ, “Erkek veya kadın, kim mümin olarak iyi iş işlerse, elbette ona hoş bir hayat yaşatacağız ve onların mükâfatlarını yapmakta olduklarının en güzeli ile vereceğiz.” 24 âyetiyle, çaba gösterenleri dünyada ve âhirette ödüllendireceğini beyan etmektedir. Ayrıca imkânlarını seferber ederek işin en iyisini yapmaya çalışmak, elde edilen başarı ile yetinmeyerek daha iyisi için yeniden kolları sıvamak da müminlere yakışan bir hayat tarzıdır.
Bu noktada hırs ve tamahkârlığın karşıtı olan kanaatkârlık ayrı, helâl kazanç için gücü nispetinde çalışma, kazanma ve bunları Allah yolunda harcama ayrıdır. “Kendi rızkımı temin ettim, bu kadarı bana yeter, aşırıya gitmemek gerekir!” şeklindeki bir yaklaşım, sürekli çalışmayı ilke edinmeleri gereken ve “İki günü eşit olan aldanmıştır.” anlayışına sahip olmaları beklenen inanan insanlarda olmamalıdır. “Allah"ın sana verdiği şeylerde âhiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma!” 25 şeklindeki ilâhî buyruk,