Ensardan Hazrec kabilesine mensup olan Beşîr b. Sa"d"ın1 karısı Amre bnt. Revâha, kocası Beşîr"den malının bir kısmını oğlu Nu"mân"a hibe etmesini istedi. Beşîr, hanımı Amre"yi bir yıl oyaladıktan sonra onun teklifini kabul etti. Ancak Amre belirli miktar malı oğlu Nu"mân"a verdiğine dair Hz. Peygamber"i de şahit tutmasını istedi ondan. Bunun üzerine Beşîr, hicretten sonra Medine"de doğan ilk ensarlı çocuk olan oğlu Nu"mân"ı2 elinden tutarak Hz. Peygamber"e götürdü ve “Ey Allah"ın Resûlü, bunun annesi olan Bint Revâha, oğluna yaptığım bağışa senin de şahit olmanı istiyor.” dedi. Hz. Peygamber ona, “Senin ondan başka oğulların var mı?” diye sordu. Beşîr, “Evet.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber, “Hepsine bunun gibi bağışta bulundun mu?” dedi. Beşîr, “Hayır.” cevabını verince Hz. Peygamber, “Ben zulme ve haksızlığa şahitlik yapmam!” buyurdu.3
Yaşanan bu olayda görüldüğü üzere Allah Resûlü hakkın ve adaletin tesisinde şahitliğe çok önem vermiş, zulme yani haksızlığa yol açacağı konusunda endişe ettiği hususlarda şahitlik yapmamıştır. Şahitlerin sorumluluğu sadece şahit oldukları olayı olduğu gibi resmetmeleri ile sınırlı değildir. Aynı zamanda şahitler, hakkı korumak, kollamak, zulme, gaspa ve haksızlığa meydan vermemekle de sorumludurlar. Çünkü şahitlik, kabul etmek, benimsemek, inanmak demektir. Zulme şahitlik yapan onu kabul etmekte, desteklemekte ve böylece ona ortak olmaktadır. Bu noktada şahitlik, gerçeğin tespiti, doğrunun yanlıştan ayrılması, hak edene hakkının teslim edilmesi açısından çok önemli bir işleve sahiptir.
Allah Resûlü"nün doğru şahitliğe bu denli önem atfetmesi Kur"an"ın da şahitlik konusuna özel vurgu yapmasıyla ilişkilidir. Şahit; tanık, bilen, muttali olan, hazır olan ve delil demektir. Şâhid/şehîd kelimesi ve türevleri Kur"an"da elli beş yerde geçmektedir. Kur"an"da Allah"ın şahitliği ile ilgili olarak kullanılan, “Rabbinin, her şeye şahit olması yetmez mi?” ,4 “Şahit olarak Allah yeter.” 5 ve “Siz ne iş yapsanız biz sizin için şahitleriz.” 6 şeklindeki ifadeler dikkat çekicidir. Bu ifadeler Allah"ın, kullarının bütün yaptıklarını görmesini, bilmesini, onları devamlı murakabe etmesini ve kendisinden hiçbir şeyin saklı kalmayacağını anlatmaktadır. Bu âyetler, “...Nerede olursanız olun O, sizinle beraberdir...” 7 âyetinin açıklaması niteliğindedir. Diğer taraftan Esmâ-i Hüsnâ"dan birisi olan “eş-Şehîd” ismi de “şâhid” kelimesinin