olduğunu gördüğümde, yeminimin kefaretini öderim ve daha hayırlı olanı yaparım.” buyurdu.21 Benzer bir şekilde başka bir münasebetle de yine bu anlamda, “Bir şeye yemin edip ardından bir diğerini ondan daha hayırlı gören kişi, o işi yapsın. Yemininden dolayı da kefaret versin.” 22 buyurdu.
Kefareti gerektiren bir diğer eylem de zıhârdır. Zıhâr ise bir kimsenin eşini; annesi, kız kardeşi, halası, teyzesi gibi kendisiyle evlenmesi sürekli yasak olan bir kimsenin sırtına benzetmek suretiyle, ona yaklaşmayacağına dair yemin etmesidir. Bu âdet câhiliye döneminde erkeklerin eşlerini boşamak için kullandıkları bir usuldü. Ancak İslâm bunu boşama olmaktan çıkarıp bu hatalı davranışı kefaretle telâfi edilebilir bir hâle getirmiştir. Kur"an, zıhâr kefaretini de üç aşamalı olarak şöyle belirlemiştir: “Kadınlarından zıhâr yaparak ayrılıp sonra da söylediklerinden dönecek olanlar, eşleriyle birbirlerine dokunmadan önce, bir köle azat etmelidirler. İşte bu hüküm ile size öğüt veriliyor. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce art arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah"a ve Resûlü"ne hakkıyla iman edesiniz diyedir. İşte bunlar Allah"ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır.” 23
Hadislerde belirlenen kefaretlerden biri Ramazan orucu ile ilgilidir. Ramazan ayında oruçlu iken karısı ile cinsî münasebette bulunan bir şahıs Resûlullah"a gelip ne yapması gerektiğini sorar. Resûlullah ona, “Azat edebilecek bir köle bulabilir misin?” der. O zât, “Hayır (bulamam).” deyince Resûlullah, “İki ay kesintisiz oruç tutmaya gücün yeter mi?” buyurur. Adam, “Hayır (buna da gücüm yetmez).” der. Resûlullah, “Öyleyse altmış fakiri doyur!” buyurur.24 Ramazan ayında oruçlu iken cinsî münasebette bulunanın kefaret vermesinin nedeninin, oruçlu iken bu eylemi yaparak Ramazan"ın saygınlığını ihlâl etmesi olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, oruçlu iken bilerek bu eylemi yapan kişi kefaret olarak imkânlar ölçüsünde köle azat etmek, ara vermeksizin iki ay süreyle oruç tutmak, altmış fakiri sabahlı akşamlı doyurmak şeklindeki üç seçenekten birini yerine getirmelidir.
Yanlışlıkla bir müminin öldürülmesi hâlinde de maktulün yakınlarına verilmesi gereken diyetin yanında katilin ayrıca kefaret vermesi gerektiği de Kur"ân-ı Kerîm"de belirtilmiştir. Kefaret olarak da bir mümin köleyi azat etme, bu mümkün olmadığı takdirde de tevbenin kabulü için ara vermeden iki ay oruç tutmak öngörülmüştür.25
Bir diğer kefaret hac veya umre için ihrama girenlerin belirlenen özel yasaklardan bazılarını ihlâl etmeleriyle ilgilidir. Kur"ân-ı Kerîm"de,