Nitekim günümüzde çoğunlukla gayri meşru cinsel ilişkiler sebebiyle yaygınlaşan AIDS gibi bazı tehlikeli ve ölümcül hastalıkların gözler önüne serdiği bu gerçek, zinanın zararlarının sadece bir kısmını oluşturmaktadır. Zira zina, hem bireye hem de topluma geniş ölçüde maddî ve mânevî olarak zarar veren çirkin bir fiildir. Bu ahlâka aykırı davranış, toplumda aile mefhumunun yok olmasına, kurulan nice yuvaların dağılmasına, aile fertleri arasındaki huzurun kaybolmasına, nesebi belli olmayan ve anne baba şefkatinden yoksun problemli çocukların artmasına, buna bağlı olarak çocuğun terbiye ve bakımının yapılamamasına yol açar. Ayrıca zina, toplum düzeninin bozulması, insanlar arasında kin ve nefret duygularının büyümesi, kavga ve cinayetlerin artması, akrabalık, komşuluk ve arkadaşlık gibi bağların çözülüp toplumun mânevî ve ahlâkî değerlerinin temelden sarsılması, erkek ve kadının saygınlığının azalması ve insanı bedenî zevklerinin esiri yapıp onun aşağılanması gibi zarar ve sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır.
İslâm, zararları ve olumsuz etkileri saymakla bitmeyen zina, eşcinsellik vb. cinsel sapkınlıkları önlemeyi; sağlam birey, sağlam toplum inşa etmeyi amaçlamış ve cinsel ihtiyaç, istek ve arzuların giderilme yolunun meşru birliktelik, yani evlilik olduğunu bildirmiştir. İnsanın maddî ve mânevî bütün ihtiyaçlarının makul ve dengeli bir şekilde karşılanması gerektiği ilkesini benimseyen İslâm, belli esaslar koymak suretiyle hem cinsel hayatı korumayı hedeflemiş, hem de insanlık onuruna yakışmayan davranış ve aşırılıkları önlemeyi amaç edinmiştir. Ancak diğer yandan İslâm, cinsel hayattan bütünüyle vazgeçmeyi18 ve hadımlaşmayı da yasaklamış,19 bu fıtrî ihtiyacın evlilik yoluyla meşru bir şekilde karşılanmasına onay vermiştir.
Modern zamanlarda ortaya çıkan cinsel serbestlik anlayışı, birçok sapkınlığın ve insan haysiyetine uymayan birlikteliğin yayılmasına, buna bağlı olarak önü alınamayan hastalıkların ve ruhî bunalımların baş göstermesine yol açmıştır. Bu nedenle bu gibi ahlâksızlıkların hızla yaygınlaşmasına vesile olan internet, televizyon, basın ve yayın gibi kitle iletişim araçlarının zararlarından sakınılması, çocuk ve gençlerin zararlı yayınlara karşı eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi önem taşımaktadır.
Beden, Yüce Allah tarafından insana verilmiş bir emanettir. Kişi, Allah"ın kendisine emanet ettiği bedeni, O"nun belirlediği esaslara göre kullanmadığı takdirde hem dünyada hem de âhirette sorumlu olacak, zevk peşinde koşarken huzursuzluk ve maddî mânevî buhranların girdabında kaybolup gidecektir. İnsanı bu nevi olumsuzluklardan koruyacak