Ayrıca cinsel teşhirciliği, şeffaf veya tahrik içeren elbiseler giymeyi,29 vücudun gösterilmesi haram olan yerlerini göstermeyi de yasaklamıştır.30
Yüce Allah, Hz. Peygamber"in hanımlarının şahsında bütün mümin kadınlara yabancı (nikâh düşen) erkeklerle konuşurken kalpte şüphe uyandırmayacak ve karşısındaki kişiyi yanlış anlamaya sürüklemeyecek tarzda olgun ve ağır başlı olmalarını öğütlemiştir.31 Ziynet yerlerini yabancılara göstermemelerini ve sokağa çıktıklarında örtünmelerini emretmiştir.32 Allah Resûlü de başkalarının hissedeceği ölçüde koku sürünen kadınların, namaz için —özellikle yatsı namazında— camiye dahi gelmelerini hoş karşılamamış,33 özellikle başkalarının fark etmesi için koku sürünüp dışarı çıkan kadınlar hakkında ağır ifadeler kullanmıştır.34
Zinaya, dedikoduya veya tarafların iffetlerinin zedelenmesine yol açabileceği kaygısıyla Allah Resûlü bir erkeğin, mahremi olmayan bir kadınla baş başa kalmasını uygun bulmamıştır.35 Zira iffet ve namus lekelendiğinde geri dönüşü ve telâfisi mümkün olmayan bir zarar ortaya çıkmış ve en temel kişilik hakkı ihlâl edilmiş olur. İffet ve namus bir bütün olup, ancak onları lekeleyecek her türlü kötülük ve yanlışlıktan uzak durmakla korunabilir.
İslâm"ın bu suça bulaşmayı engellemek için aldığı bütün bu tedbirlere rağmen zina eden kişi için ise bazı müeyyideler öngörülmüştür. İslâm, bununla sadece suçluların cezalandırılmasını değil, bu suçun hiç işlenmemesini sağlamayı ve kişilerin cezaya maruz kalmadan güven ve huzur içinde yaşamasını temin etmeyi amaçlamıştır.36 İslâm, namuslu kalmak isteyen kadınları fuhşa zorlamayı yasaklamıştır.37 Hz. Peygamber de insanın onurunu ve değerini, iffetini ve namusunu hiçe sayarak tecavüze kalkışan bir kişiyi cezalandırmıştır.38 .
Bu tür müeyyidelerin tarihi çok eski devirlere kadar uzanmakta, bu husus Kitâb-ı Mukaddes"te açıkça yer almaktadır.39 Hz. Peygamber devrinde uygulanan müeyyidenin, “Namuslu kadınlara zina isnat edip sonra da dört şahit getiremeyenlere seksen değnek vurun. Artık onların şahitliğini asla kabul etmeyin. İşte bunlar fâsık kimselerdir.” 40 âyetinin nüzûlünden önce uygulanmış olması muhtemeldir. Kur"ân-ı Kerîm"de bu yönde bir hüküm bulunmamasının yanı sıra, İslâm tarihi boyunca da bu türden müeyyideler neredeyse hiç uygulanmamıştır.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar, Allah"ın sınırlarına riayet etmenizin vakti geldi. Kim bu çirkin işlerden (zina gibi) birini yaparsa