namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.” 39 Hz. Peygamber maddî açıdan sıkıntılı dönemlerinde de imkânların genişlediği rahatlık günlerinde de sade ve gösterişsiz bir hayatı tercih etmiş, mütevazı yaşayışıyla müminlere örnek olmuştur.
Hz. Peygamber, “Zenginlik, mal çokluğu değildir; asıl zenginlik, gönül tokluğudur.” 40 buyurarak önemli olanın gönül zenginliği olduğunu vurgulamaktadır. Yüce Allah da takva sahibi ve gönlü zengin kulu sevdiğini bildirmektedir.41 Çünkü gönül zenginliği insanı, toplama ve daha çok kazanıp biriktirme hırsından kurtarıp maddî imkânları iyi yolda harcamak üzere harekete geçirecek en önemli güçtür. Gönlü zengin olmayan cimri kişiler, çok mala sahip olsalar da mallarını ne kendi yararlarına ne de başkalarının yararına harcayabilirler. Ne mutlu hem mânen hem de maddeten zengin olanlara!
İslâm"ın hedeflediği toplum yapısında, çalışan, gayret eden, durumunu düzeltmek için çırpınan ama içinde bulunduğu duruma sabreden ve hamdeden iffetli fakirler ile yaşadığı cemiyetteki fakirleri görüp gözeten, onların ihtiyaçlarını gidermeyi kendisine görev bilen zenginlerin, kardeş olarak birbirlerine sevgi ve saygı göstererek yaşamaları esastır.
Mümin, zenginlik ve fakirliğin birer imtihan vesilesi olduğunu unutmamalı ve Rahmet Elçisi"nin şu duasıyla Rabbine sığınmalıdır: “Allah"ım, cehenneme gitmeye sebep olacak fitnelerden, cehennemin azabından, zenginliğin ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım.” 42