Ancak ganimet mallarını taksimde bir sistem gözetilmiyor, yağmalama ve çapulculuk uygulanıyordu. İslâm"la birlikte ganimetlerin dağıtımında çeşitli ilkeler gözetilmiş, ilkel bir uygulama olan yağmacılık yerine ganimet hukuku tesis edilmiştir.59
İslâm"dan önce içki, kumar, fuhuş ve çirkin birtakım eğlence türleri yaygındı. Bu tür faaliyetler yasaklanırken, dine uygun olan birtakım Arap örf ve âdetleri devam ettirilmiş veya bunlarda bazı düzenlemelere gidilmiştir. Nitekim câhiliye döneminde insanlar senede iki defa bayram yaparlar ve bu günlerde eğlenirlerdi. Hz. Peygamber (sav) Medine"ye geldiğinde, “Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz vardır. Allah (câhiliyedeki) o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Bunlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir.” buyurmuştur.60
Câhiliye döneminde fazilet sayılan bazı davranışlar, İslâm"a uyduğu ölçüde kabul görmüş, tevhid inancına aykırı olmayan insanî ve ahlâkî değerlere müdahale edilmemiş, bazı alışkanlıklar ise İslâmî kurallarla güçlendirilerek sosyal hayatta devamlılıkları sağlanmıştır. Araplar arasında tek Allah"a inanan hanîflerin varlığı; haksızlıkları ve zulümleri engellemek amacıyla kurulan Hilfü"l-füdûl müessesesi; cömertlik, sıla-i rahim, komşuluk, misafirperverlik, ahde vefa ve mürüvvet gibi değerlere önem verilmesi toplumdaki yozlaşmaya rağmen karşılaşılan güzel vasıflardır. Bu yüzden Allah Resûlü, câhiliye devrinde ticaret ortaklığı yaptığı Sâib"e şu tavsiyede bulunmuştur: “Ey Sâib! Câhiliye çağında yaptığın faziletli şeylere İslâm devrinde de devam et. Misafiri ağırla, yetime ikram et ve komşuna iyi davran!” 61 Yine bir defasında kendisine gelerek câhiliye devrinde yaptığı köle azat etmek, sadaka vermek veya akrabaya iyilik yapmak gibi bazı davranışların karşılığı olup olmadığını soran Hakîm b. Hizâm"a, “Sen eskiden yaptığın hayırlarla Müslüman oldun.” cevabını vermiştir.62 “İnsanlar gümüş ve altın madenleri gibi madenlerdir. Câhiliye devrinde hayırlı olanlar, İslâm"da da hayırlıdır. Yeter ki (dini) iyi kavrasınlar.” 63 buyuran Hz. Peygamber, insanların değerlerinin gerçek anlamına vâkıf olup bunlara sahip çıktıklarında her zaman farklı bir yere sahip olacaklarını bildirmiştir.
Câhiliye döneminden asr-ı saadete geçişte Allah Resûlü, Arap toplumunda büyük bir dönüşüm gerçekleştirmiştir. Barbarlığın ve bedevîliğin hüküm sürdüğü bir topluluğu büyük bir inkılâp gerçekleştirerek bilgi toplumuna dönüştürmüş, inançta, ahlâkta, hukukta, özetle hayatın her alanında insanları tevhid akidesi etrafında toplamayı başarmıştır.