Mekke"nin hatırlı sakinlerinden olan Abdülmuttalib, birkaç ay evvel evlendirdiği oğlu Abdullah"ın mürüvvetini görecekti. Ne var ki takdir-i ilâhî, genç Abdullah"ın, doğacak oğlunu görmesine izin vermeyecekti. Abdülmuttalib, evlât acısıyla yanıp tutuşan yüreğini, oğlunun yadigârı olarak dünyaya gelen torunuyla soğutacak, onunla teselli bulacaktı.
Güzeller güzeli torunu için akîka kurbanı olarak bir koç kesti. Herkes onun bu sevimli yetime ne ad verdiğini merak etmekteydi. Hemen sordular: “Doğumu münasebetiyle bize ziyafet verdiğin bu oğluna ne ad koydun?” “Muhammed adını verdim.” dedi Abdülmuttalib.
Bu isim oradakilerin çok da aşina olduğu bir isim değildi. Bu nedenle tekrar sordular Abdülmuttalib"e: “Ey Ebu"l-Hâris! Bu çocuğa neden babalarından birinin ismini değil de Muhammed adını verdin?”
Böyle bir toruna kavuşmanın sevinci içerisinde şu hikmetli cevabı verdi dede: “İstedim ki onu Yüce Allah göklerde, insanlar da yeryüzünde övsün!”1
Evet, yerinde bir deyişiyle, “el-esmâ tenzilü mine"s-semâ.” “İsimler semadan iner.” Yani isimleri âdeta Yüce Allah takdir buyurur ve uygun isimleri uygun kullarına yazar...
Bazı âlimlerin dediği gibi, aslında torununa bu ismi koymasını ona Yüce Allah ilham etmişti. Çünkü “övülen, övgülere lâyık” anlamına gelen “Muhammed” ismi, bütün hayırlı sıfatları kapsayan bir anlam taşımaktaydı. İsim ile müsemma, yani isim ile bu ismin sahibi arasındaki uygunluk çok geçmeden gün gibi açığa çıkacaktı. Feraset ve basiret sahibi olan bu dede, umduğuna fazlasıyla erişecek, tam da onun istediği gerçekleşecekti. Yüce Allah bu sevimli yetimi bizzat kendisi himaye edecek, ona doğru yolu gösterecekti. Bu kıymetli yavruyu son peygamber olarak seçecek ve ona vahiy indirecekti. Onu sadece son kitabında değil, önceki kitaplarda da nice övgülerle yâd edecekti. Nitekim Yüce Allah, Resûlü"nün geleceğini İncil"de Hz. İsa"nın ağzıyla müjdelemiş, üstelik onun güzel isimlerinden birini de zikretmişti:
“Hani bir vakit Meryem oğlu İsa şöyle demişti: "Ey İsrâiloğulları! Ben Allah"ın size gönderdiği Resûlü"yüm. Benden önceki Tevrat"ı tasdik etmek, benden sonra gelecek ve ismi “Ahmed” olacak bir Resûlü müjdelemek üzere gönderildim.” 2