Hadislerle İslâm Cilt 6 Sayfa 245

Ensardan bir adam ile Zübeyr b. Avvâm arasında Hârre mevkiindeki hurmalıkları sulayan kanalların kullanımı konusunda anlaşmazlık çıktı. Bu kanallardan akan su önce Zübeyr"in bahçesine uğruyor, ardından Medineli adamın bahçesine geliyordu. O adam Zübeyr"e, “Suyu bırak, gelsin.” dedi. Fakat Zübeyr bunu kabul etmedi. Bu durum Hz. Peygamber"e (sav) intikal etti. Hz. Peygamber, “Zübeyr! Önce sen sula, sonra suyu komşuna salıver.” buyurdu. Bunu işiten adam, “Zübeyr senin halanın oğlu olduğu için (ona öncelik verdin)!” diye kızgın bir şekilde tepki gösterdi. Adamın bu sözü üzerine Allah Resûlü"nün yüzünün rengi değişti ve “Zübeyr! Sen sula, suyu (hurma ağaçlarının köklerinden oluşan) duvarın hizasına gelinceye kadar tut (sonra salıver).” dedi. Zübeyr, bu olay üzerine şu âyetin nazil olduğunu söylemiştir: “Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olmazlar.” 1

Bu olayda görüldüğü gibi, insanlar arasında çıkan anlaşmazlıklar Peygamberimize getirilir, onun verdiği kararlar doğrultusunda bir çözüm ortaya çıkardı. Zübeyr ile Medineli zâtın arasındaki sulama anlaşmazlığında Allah Resûlü, Zübeyr"in olgun davranarak hakkı olan seviyeye kadar suyu biriktirmeden komşusunun bahçesine salıvermesini istemişti. Ancak ensardan olan zâtın verdiği tepkiye alınmış ve Zübeyr"e hakkını sonuna kadar kullanmasını emretmişti. Bu olay üzerine inen âyet, söz konusu tepkinin saygısızca bir hareket olmanın çok daha ötesinde Peygamber"e imanı ve itaati ilgilendiren bir yönü olduğunu göstermekteydi. Çünkü uygulamasının âdilane olmadığı düşüncesiyle kendisine itiraz edilen, sıradan bir insan değil, Allah"ın en son elçisi idi.

Pek çok âyet-i kerimede Hz. Peygamber"e iman, Allah"a imanla birlikte zikredilir.2 Kuşkusuz Allah"a iman, Peygamberi"ne imanı gerektirmekte ve bu imanı ikrar ifadesi Peygamberi"nin adını da içermektedir. Allah Resûlü de sevgili amcası Hz. Abbâs"ın naklettiği şu sözünde imanın ancak peygamberi tasdik etmekle tamam olacağını bildirmektedir: “Allah"ı Rab, İslâm"ı din ve Hz. Muhammed"i de resûl olarak kabullenen kişi imanın tadını alır.” 3

Hz. Muhammed"in (sav) peygamberliğini kalpten benimsemek, onu her şeyden daha çok sevmek gerçek anlamda iman etmenin bir gereğidir.

    

Dipnotlar

1 Nisâ, 4/65

فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتّٰى يُحَكِّمُوكَ ف۪يمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْۙ ثُمَّ لَا يَجِدُوا ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْل۪يمًا ﴿65﴾ B2359 Buhârî, Müsâkât, 6. حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا اللَّيْثُ قَالَ حَدَّثَنِى ابْنُ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ الزُّبَيْرِ - رضى الله عنهما - أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ رَجُلاً مِنَ الأَنْصَارِ خَاصَمَ الزُّبَيْرَ عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فِى شِرَاجِ الْحَرَّةِ الَّتِى يَسْقُونَ بِهَا النَّخْلَ فَقَالَ الأَنْصَارِىُّ سَرِّحِ الْمَاءَ يَمُرُّ فَأَبَى عَلَيْهِ ، فَاخْتَصَمَا عِنْدَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم لِلزُّبَيْرِ « اسْقِ يَا زُبَيْرُ ، ثُمَّ أَرْسِلِ الْمَاء إِلَى جَارِكَ » . فَغَضِبَ الأَنْصَارِىُّ ، فَقَالَ أَنْ كَانَ ابْنَ عَمَّتِكَ . فَتَلَوَّنَ وَجْهُ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ قَالَ « اسْقِ يَا زُبَيْرُ ، ثُمَّ احْبِسِ الْمَاءَ ، حَتَّى يَرْجِعَ إِلَى الْجَدْرِ » . فَقَالَ الزُّبَيْرُ وَاللَّهِ إِنِّى لأَحْسِبُ هَذِهِ الآيَةَ نَزَلَتْ فِى ذَلِكَ ( فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ) .

2 Âl-i İmrân, 3/179

مَا كَانَ اللّٰهُ لِيَذَرَ الْمُؤْمِن۪ينَ عَلٰى مَٓا اَنْتُمْ عَلَيْهِ حَتّٰى يَم۪يزَ الْخَب۪يثَ مِنَ الطَّيِّبِۜ وَمَا كَانَ اللّٰهُ لِيُطْلِعَكُمْ عَلَى الْغَيْبِ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يَجْتَب۪ي مِنْ رُسُلِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ فَاٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ۚ وَاِنْ تُؤْمِنُوا وَتَتَّقُوا فَلَكُمْ اَجْرٌ عَظ۪يمٌ ﴿179﴾ Nisâ, 4/136 يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اٰمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ي نَزَّلَ عَلٰى رَسُولِه۪ وَالْكِتَابِ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنْ قَبْلُۜ وَمَنْ يَكْفُرْ بِاللّٰهِ وَمَلٰٓئِكَتِه۪ وَكُتُبِه۪ وَرُسُلِه۪ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا ﴿136﴾ Fetih, 48/9. لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُۜ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَاَص۪يلًا ﴿9﴾

3 HM1778 İbn Hanbel, I, 208.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ إِدْرِيسَ يَعْنِي الشَّافِعِيَّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ مُحَمَّدٍ عَنْ يَزِيدَ يَعْنِي ابْنَ الْهَادِ عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ إِبْرَاهِيمَ عَنْ عَامِرِ بْنِ سَعْدٍ عَنْ عَبَّاسِ بْنِ عَبْدِ الْمُطَّلِبِ أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ ذَاقَ طَعْمَ الْإِيمَانِ مَنْ رَضِيَ بِاللَّهِ رَبًّا وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا رَسُولًا