Hanımları ondan ısrarla dünyalık giysi ve ziynetler isteyerek kendisini gücendirdiklerinde, elbette ona bir beşer muamelesi yapıyorlardı. Ama diğer taraftan Allah"ın Peygamberi"ni öfkelendirmenin Allah"ı gazaplandıracağı şeklinde uyarılar da alıyorlardı. Hz. Peygamber"in hanımlarına gücenip onlardan ayrı yaşadığı günlerde Hz. Ömer, kızı Hafsa"ya şöyle demişti: “Resûlullah"ı gücendiren kadın, rezil ve perişan olur! Hanginiz Resûlü"nün öfkesinden dolayı Allah"ın da öfkelenip sizi helâk etmeyeceğinden emin olabilir? Resûlullah"a karşı daha ileri gitme! Ona karşı gelme! Onu bırakma!”68
Allah Resûlü"nün beşerî yaşantısını nebevî yönünden ayırma imkânı yok gibiydi. Örneğin öfkelense de ağzından haktan başka bir söz çıkmazdı.69 İnsanlık hâliyle aksırdığında, insanlara aksırmanın âdâbını anlatıyor,70 yemek yediğinde, yeme içmenin kurallarını71 ya da sabah uyuyakaldığında namazın kazasını öğretiyordu.72 Zaten onun beşer bir peygamber olarak gönderilmesindeki hikmet tam da buydu. Öyle ya yemeyen, uyumayan ve unutmayan bir peygamber bütün bu özelliklere sahip insanlara nasıl örnek olabilirdi? Hele hele ölümü ve ötesini, ölümlü bir peygamberden daha güzel, kim anlatabilirdi?
Allah, elçi olarak insanlara bir melek ya da insan olmayan herhangi bir varlığı göndermemiş, onlar gibi yaşayan bir insanı seçmişti. Önceki peygamberler gibi son peygamber Hz. Muhammed (sav) de gönderildiği toplumun içinden seçilmişti. Çünkü onun getirdiği din, bireysel ve toplumsal hayatın her alanına ilişkin mesajlar taşımakta ve o da bu mesajları hem anlatarak hem de yaşayarak insanlara ulaştırmaktaydı. Bu bakımdan onlarla aynı dili konuşan, aynı hayatı paylaşan, aynı ruhî ve bedenî ihtiyaçlara sahip olan bir peygamber örnek olabilirdi. Toplumun her kesimi onda bir örneklik bulabilmişti.73 O, ev içinde bir aile reisi, bir eş ya da bir baba idi. Toplum içerisinde bir arkadaş ya da bir komşu idi. Pazarda bir müşteri, sokakta halktan biri gibiydi. O, devletin başı ve bir ordu komutanı idi. O aynı zamanda bir peygamberdi ve her işinde insanlara örnekti. O, ne sadece beşerdi, ne de yalnızca peygamberdi. O, Kur"an"da ifade edildiği üzere, “beşer-resûl” idi. İşte Allah Resûlü"nün bir beşerden seçilmesi, tamamen bu ilâhî hikmetlere dayanmaktaydı.