tam aksine o, yürüttüğü mücadelelerde daima gerekli tedbirleri alarak39 kendi savaş taktiği belirlemişti. Her türlü önlemi aldıktan sonra Rabbine tevekkül eden Peygamber Efendimizin düşmana karşı gönlünde korku ve karamsarlığa yer kalmamıştı. Çünkü Rabbinin her zaman onunla beraber olduğunu biliyordu.40
Bu ilâhî gözetim altında risâlet görevini en güzel şekilde yerine getiren Hz. Peygamber günahlardan da korunmuştu.41 Onun bulunduğu konum itibariyle uygun olmayan ortamlara girmesi, yasaklanmış fiilleri işlemesi zaten mümkün değildi. Bununla birlikte Resûlullah"ın “zelle” olarak adlandırılan küçük hataları Allah Teâlâ"nın müdahalesi ile hemen düzeltiliyordu. Söz gelimi Hz. Peygamber, müşriklerin ileri gelenlerini İslâm"a davet ettiği bir esnada yanına gelen âmâ sahâbî Abdullah b. Ümmü Mektûm ile ilgilenmemesi üzerine42 ve Bedir Savaşı"nda ele geçirilen esirler ile ilgili olarak ashâbı ile yaptığı istişarenin ardından alınan esirleri fidye karşılığında salma kararı üzerine Rabbinden ikaz almıştı.43 Hz. Peygamber, peygamberliği boyunca İslâm"ı en ince ayrıntısına kadar yaşayarak ashâbına örnek olmuştu. Nitekim Yüce Rabbimiz, “Andolsun, Allah"ın Resûlü"nde sizin için; Allah"a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah"ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” 44 buyurmaktaydı. Çünkü Hz. Peygamber, risâleti boyunca öncelikle vahyolunan emirleri kendisi uygulamış, yasaklanan fiillerden sakınmıştı. Böylece o, örnek şahsiyeti ile ilâhî vahyin en büyük delili olmuştu. Çünkü ilâhî irade Hz. Peygamber"i Müslümanlara, Müslümanları da diğer insanlara örnek (şahit) göstermekteydi.45
Peygamber (sav), risâleti boyunca hâli ve sözleri ile ilâhî mesajı insanlığa duyurmak uğrunda sürekli bir mücadele içerisinde olmuştu. Nitekim ona gelen ilk vahiylerde kalkıp yakınlarını uyarması emredilmişti.46 Rabbinden, “En yakın akrabanı uyar.” 47 emrini alan Allah Resûlü, Safâ tepesine çıkıp Mekkelilere şöyle seslenmişti: “Ne dersiniz, size şu dağın arkasından (sizinle savaşmak üzere düşman) atlılar çıkacağını haber versem bana inanır mısınız?” Müşrikler cevaben, “Biz senin hiç yalanını görmedik.” demişlerdi. Resûlullah ise onlara peygamberlik misyonunu şu sözleri ile açıklamıştı: “Öyleyse (haberiniz olsun ki) ben, şiddetli bir azap öncesinde sizin için (gönderilmiş) bir uyarıcıyım.” 48
Hz. Peygamber bu durumu ashâbına şu temsil ile anlatmaktaydı: “Benim ve Allah"ın bana verdiği görevin durumu, bir kavme gelip "Ben, düşman ordusunu gözlerimle gördüm. Ben apaçık bir uyarıcıyım. Derhâl kaçıp kurtulun!"