bedenini yarattığında onu bir süre kendi hâline bıraktı. Şeytan, Hz. Âdem"in bir karnı olduğunu görünce, iştah sahibi olduğunu yani nefsine hâkim olamayacak şekilde yaratıldığını anladı6 ve “Ben onu yenebilirim.” dedi.7 Böylece kıskançlığın ve kibrin tetiklediği isyanın ilk tohumları atılmış oldu.
Belirlenen süre dolduğunda Allah Teâlâ, meleklere, “Ben, kupkuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Ona şekil verip ruhumdan üflediğim zaman siz hemen secdeye kapanın.” buyurdu.8 Bütün melekler, hemen Rablerine itaat ederek topluca secdeye kapandılar.9 Ancak cinlerden olan şeytan10 bu emre itaat etmedi.11 Kibirlendi ve inkâr edenlerden oldu.12 Allah Teâlâ, “Ey İblis! Benim bizzat yarattığıma secde etmene engel olan nedir?” diye sorduğunda, şeytan, “Ben ondan daha hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın.” 13 “Kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan yarattığın bir beşere secde edecek değilim.” diyerek Cenâb-ı Hakk"a karşı geldi.14 Kibrinin15 yol açtığı bu isyanı dolayısıyla da huzûr-ı ilâhîden kovuldu.16 Hz. Âdem yüzünden huzurdan kovulan ve bunu hazmedemeyen şeytan, Rabbine dönerek, “O hâlde bana onların tekrar diriltilecekleri güne kadar mühlet ver.” dedi.17 Bu dileği kabul edildiğinde de Allah"a yemin ederek maksadını şöyle ifade etti: “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hâriç, onların hepsini azdıracağım.” 18 Bunun üzerine Allah Teâlâ, “Andolsun ki ben de cehennemi seninle ve sana uyanların tamamıyla dolduracağım.” 19 diyerek ilâhî hükmünü bildirdi. Böylece Hz. Âdem"in şahsında ortaya çıkan ve sonu şeytana uyanlar için cehennemde,20 Rabbinden sakınanlar için cennette21 bitecek olan, insanoğlu ile şeytanın amansız mücadelesi başlamış oldu.
Allah Teâlâ, Hz. Âdem"i yarattığında kıyamete kadar kuşaklar boyunca devam edecek olan zürriyetini ona gösterdi. Hz. Âdem, zürriyeti içerisinde yüzü parlayan bir kişi gördü ve “Bu hangi oğlumdur?” dedi. Cenâb-ı Hak, “Oğlun Dâvûd"dur.” buyurdu. “Ömrü kaç yıldır?” diye sorunca, “Altmış yıl.” cevabını aldı. Bunun üzerine Hz. Âdem, “Yâ Rabbi, onun ömrünü artır!” diye ricada bulundu. Ancak Yüce Rabbimiz, “Olmaz, ama sen kendi ömründen artırırsan olabilir.” buyurdu. Böylece Hz. Âdem, bin yıl olarak takdir edilmiş ömründen Hz. Dâvûd"a kırk yıl hibe etti. Allah Teâlâ da buna melekleri şahit tutarak bir anlaşma yazdırdı.22
Hz. Âdem"e her şeyin ismini öğreten Allah Teâlâ, onun yaratılışındaki hikmeti anlamaları için meleklere eşyayı göstererek, “Eğer doğru söylüyorsanız bana şunları isimleriyle bildirin.” diye emir buyurdu. Melekler, “Seni bütün