her dinleyenin anlayabileceği açıklık ve netlikte olduğunu söylemişti.8 Hadisleri peş peşe sıralayan Ebû Hüreyre"yi dinlediğinde Hz. Âişe"nin tepkisi şöyle olmuştu: “Resûlullah sözlerini sizin söylediğiniz gibi peş peşe sıralamazdı.”9 Genç sahâbîlerden Câbir b. Abdullah da Hz. Peygamber"in konuşmasının ne çok yavaş ne de hızlı olduğunu söylemişti.10
Hz. Peygamber (sav) gereksiz ve lüzumsuz konuşmaz, şöyle buyururdu: “Şüphesiz kıyamet günü bana en sevgili ve makamca en yakın olanınız, ahlâkı en güzel olanlarınızdır. Kıyamet günü bana en sevimsiz ve makam bakımından en uzak olanlarınız ise gevezeler, avurtlarını şişirip (küstahça) konuşanlar ve kibirli davrananlardır.” 11
Resûl-i Ekrem (sav), sözlerinin daha iyi anlaşılması açısından önemli gördüğü bazı kelime ve cümleleri, iyice anlaşılması için üç kez tekrar ederdi.12 Bir gün ashâbına, “...Ey Allah"ın kulları! Kardeş olun! Müslüman, Müslüman"ın kardeşidir; ona zulmetmez, onu terk etmez ve onu küçümsemez.” dedikten sonra göğsüne işaret ederek üç kez, “Takva işte burada!” demişti.13 Yine büyük günahlardan bahsederken, yalan söyleme ve yalan yere şahitliğe sıra geldiğinde bunu öyle çok tekrar etmişti ki ashâbı onun hiç susmayacağını zannetmişti.14 Allah Resûlü, Veda Haccı"ndaki o tarihî konuşmasını yaptıktan sonra da orada bulunanlara, “Tebliğ ettim mi?” diye sormuş, onların “Evet.” şeklindeki cevapları üzerine, “Allah"ım, şahit ol!” buyurmuş ve bu cümleyi üç kez tekrar etmişti.15
Hz. Peygamber (sav) muhatabının dikkatini çekmek ve ifadelerini onlara daha iyi kavratmak için bazen farklı bir yöntem izlerdi. Hicretin üzerinden on yıl geçmişti. Aylardan Zilhicceydi. Allah Resûlü daha sonra “Veda Hutbesi” diye anılacak olan konuşmasında sözlerini iyi dinleyip bellemeleri konusunda mahşerî kalabalığı uyardıktan sonra “Bilemiyorum.” dedi, “Belki bu seneden sonra (bir daha) sizinle burada beraber olamayacağım.” Belli ki Kutlu Elçi ayrılık vaktinin yaklaştığı mesajını veriyordu. Bu başlangıcın ardından Resûl (sav) sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ey İnsanlar! Bu (ay) hangi aydır?” Kalabalıktan tek bir ses bile çıkmamış, herkes onun dilinden dökülecek sözleri merakla bekliyordu. Sualini bizzat kendisi cevapladı: “Bu, haram bir aydır.” Aynı şekilde, “Bu (bulunduğunuz) şehir hangi şehirdir?” , “Bugün hangi gündür?” tarzında sorularına devam etti. Kalabalığın susarak karşılık vermeleri üzerine yine kendisi, bu şehrin kutsal bir şehir, bu günün mübarek bir gün olduğunu hatırlattı. Maksadı, herkesin genel kabulü olan hususlardan hareketle onlara uyarıda bulunmaktı.