Hâbil"i öldürerek başlattığı ve her tekrarlandığında Kâbil"in de günahından nasibini alacağı cinayet suçu38 oldu.
Yeryüzünde yaşadığı sırada, Allah Teâlâ, Hz. Âdem"e, “Benim bir mukaddes mekânım var. Git, orada benim için bir ev inşa et, sonra, meleklerimin arşımı nasıl tavaf ettiğini gördüysen sen de öylece orayı tavaf et ki senin ve evlâdından bana itaat edenlerin (ibadetlerini) kabul edeyim.” diye vahyetti.39 Hz. Âdem, bu kutsal mekâna yaptığı Beytullah"ın inşasını bitirdiğinde bir melek gelerek onu Arafat"a çıkardı ve haccın bugün bile yapılagelen aşamalarını gösterdi.40 Bundan sonra Hz. Âdem kırk defa haccetti.41
Nihayet Hz. Âdem"in ömrü dolmuş, ölüm meleği Azrail yanına gelmişti. Hz. Âdem, “Ömrümden daha kırk yıl kalmamış mıydı?” diye sordu. Melek, “Onu oğlun Dâvûd"a vermemiş miydin?” 42 diyerek yaşananları hatırlattı. Hz. Âdem verdiği sözü unuttuğu için, “Vermedim.” dedi. Allah Teâlâ da ona anlaşmayı gösterdi ve melekler de bu duruma şahitlik ettiler.43 Yine de Allah Teâlâ lütfuyla, onun ömrünü bin yıla, Hz. Dâvûd"un ömrünü ise yüz yıla tamamladı.44 Âdem (as) ile Rabbi arasında geçen bu konuşmayı nakleden Resûlullah Efendimiz, onun bu tavrının evlâtları tarafından sürdürüldüğünü şöyle ifade etmektedir: “Âdem reddetti, zürriyeti de reddetti; Âdem unuttu, zürriyeti de unuttu; Âdem hata etti, zürriyeti de hata etti.” 45
Evet, âdemoğlu babası Hz. Âdem"in nisyanını ve hatasını tekrar edip durur, ama unutmaması gereken bir şey var ki o da babasının tevbe edip bağışlandığı gerçeğidir. Eğer insan, atasının tevbesini de tekrar ederse umulur ki, babası Âdem (as) gibi bağışlananlardan olur. Diğer taraftan Allah Teâlâ da, “Ey Âdemoğulları! Edep yerlerini kendilerine göstermek için giysilerini soyarak anne-babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan, sizi de fitneye düşürmesin. Çünkü o ve kabilesi sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, o şeytanları inanmayanların dostu yaptık.” 46 buyurarak insanoğlunu şeytanın hilelerine karşı uyarmıştır.
Âdem (as) bütün insanlığın nüvesi kılınmıştır, dolayısıyla insanlar onun özellikleriyle donatılmıştır. Bu anlamda tüm insanların eşit olduğunu ve bunu daima hatırda tutmaları gerektiğini ashâbına bildirmek isteyen Peygamberimiz (sav), câhiliye âdetlerinde olduğu gibi atalarla övünmenin anlamsız olduğuna işaret etmiş, “İnsanlar Âdem"in çocuklarıdır, Âdem ise topraktandır.” 47 buyurarak hem eşitliği vurgulamış hem de ümmetine tevazuu öğütlemiştir.
Yeryüzündeki ilk nebîdir Hz. Âdem. Allah Teâlâ"nın kendisiyle söyleştiği ilk peygamber...48 Diğer insanlardan farklı olarak o, bebeklik,