bir başka rivayete göre ise Kebşe el-Ensâriyye,42 Hz. Resûl başını okşayıp kendisini Mekke"ye müezzin tayin ettikten sonra, ölünceye kadar perçemindeki saçları sırf onun (sav) elleri değdi diye tıraş etmeyen Mescid-i Harâm"ın müezzinlerinden Ebû Mahzûre,43 sırf Kutlu Elçi"nin eli dokunmuştur diye hocası Enes b. Mâlik"e, “Bana o elini ver de öpeyim!” diyen Basralı büyük muhaddis Sâbit b. Eslem el-Bünânî...44 Bütün bunlar, Sevgili Nebî"nin dokunduğu yerin dahi peygambere gönül vermiş sevdalıların yüreğinde onun manevî hatırasını nasıl canlı tuttuğunu gösteren örneklerden sadece birkaçıdır.
Sahâbe bütün bunları yaparken canlarından çok sevdikleri Rahmet Elçisi"nin ne şahsını ve eşyalarını kutsallaştırmışlar ne de sakladıkları bu hatıralardan medet ummuşlardır. Ashâbı arasında ondan daha sevimli bir kimse olmamasına rağmen kendisini gördükleri zaman tazim ve ululamak için ayağa kalkmalarından dahi hoşlanmayan bir peygamberin, kendi şahsiyeti üzerinden tevhid ilkesinin zedelenmesine göz yumması düşünülemez. Nitekim Rahmet Elçisi (sav) bir defasında suya elini daldırıp abdest aldı. Ardından oradaki sahâbîler onu izleyip aynısını yaptılar ve o sudan yudumladılar. Bunun üzerine Resûlullah, “Sizi bunu yapmaya sevk eden şey nedir?” diye sordu. Sahâbîler, “Allah ve Resûlü"nün sevgisi.” dediler. Allah Resûlü şöyle buyurdu: “Eğer Allah ve Resûlü"nün de sizi sevmesini istiyorsanız size bir şey emanet edildiğinde ona riayet edin, konuştuğunuz zaman doğru söyleyin ve komşularınızla iyi geçinin." ”45
Bu uyarısıyla Allah Resûlü (sav) söz konusu sevgiyi kazanmanın gerçek yollarını öğretmiştir. Nitekim Yüce Rabbimiz de Kur"ân-ı Kerîm"de, “De ki: “Eğer Allah"ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” 46 buyurarak Allah sevgisine giden yolun, ahlâkı Kur"an olan Hz. Peygamber"e47 uymaktan geçtiğini vurgulamıştır.
Hadis kitaplarımızda, çoğunlukla Hz. Peygamber"e çocukluğunda yetişmiş ve hayli uzun yaşamış sahâbîlerden, onun abdest suyuyla, teriyle, kanıyla, saçıyla ve hırkasıyla teberrük edildiğine dair bazı rivayetler nakledilmektedir.48 Söz gelimi Ebû Cuhayfe şunları anlatmaktadır: “Peygamber"e (sav) gittim. Kızıl deriden bir çadırın içindeydi. Bilâl"i, Peygamber"in (sav) abdest suyunu taşırken gördüm. İnsanlar bu abdest suyunu alabilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Suya dokunabilen onunla yüzünü sıvazlıyordu. Sudan alamayanlar ise arkadaşının elindeki ıslaklıktan faydalanmaya çalışıyordu.”49