yalnızca belli bir âyetine değil de birçok âyetine bütüncül yaklaşmak suretiyle küllî kaideler koyuyor, o doğrultuda hükümler veriyordu. Örneğin, Allah"ın her şeye iyi davranmayı farz kıldığını, bu nedenle öldürmenin kaçınılmaz olduğu savaş ve kısas gibi durumlarda bile öldürmeyi ve hatta hayvan kesimini güzelce yapmayı emreden hadisinde de19 durum böyleydi. Kutlu Elçi, Yüce Allah"ın bu tavrını, Kur"an"daki iyilik, güzellik veya kısaca ihsan hakkında zikredilen çok sayıdaki âyetlerden çıkarmış, Kur"an"daki ihsan düsturundan hareketle bu sünnetleri ortaya koymuş olmalıydı.
Allah ile Resûlü arasında Kur"an dışında da farklı iletişim şekilleri vardı. Bu iletişim bazen Hz. Peygamber"e Cebrail"in gelmesi ve birtakım bilgiler vermesi şeklindeydi. Allah ile elçiler arasında iletişim sağlamakla görevli olan Cibrîl, değişik vesilelerle Kutlu Elçi"ye bilgiler getirmekteydi. Bir defasında Cebrail (as) kimsenin tanımadığı bir insan kılığında gelmiş, ashâbın huzurunda iman, İslâm ve ihsanın ne anlama geldiğini Hz. Peygamber"e sormuş ve ondan gayet veciz cevaplar almıştı. Aldığı cevapları tasdik edip giden bu zâtın ardından Hz. Peygamber, “Bu (gelen) Cibrîl"dir, insanlara dinlerini öğretmek için geldi.” buyurmuştu.20 İlk vahiyler geldiğinde Cibrîl"in gelip Hz. Peygamber"e abdest ve namazı öğretmesi,21 Kâbe"de iki gün beş vakit namazda ona imamlık yapması, namazların ilk ve son vakitlerini uygulamalı olarak göstermesi,22 “Neredeyse onu vâris kılacak zannettim.” dedirtecek kadar komşuya iyi davranmayı tavsiye etmesi23 bunun örneklerini oluşturur.
Söz konusu iletişimler bazen de ilham veya Hz. Peygamber"in kalbine ilka (düşürme) şeklinde cereyan etmekteydi ve kudsî hadislerin önemli bir kısmı, bu tür iletişimin farklı tezahürleriydi. Gerek Hz. Âişe"nin ifadesiyle “sabahın aydınlığı gibi gerçekleşen” salih rüyaları24 gerekse uyanıkken kendisine arz edilen bazı manzaralar da söz konusu iletişimlerden addedilebilir. Örneğin, bir gün Yahudi bilginlerden birisinin sorduğu sorulara cevap verdikten sonra Hz. Peygamber"in, “Bu adam, bana sorduğunu sorana kadar bunlar hakkında hiçbir bilgim yoktu. Ama Allah onları bana bildirdi.” 25 buyurması böyledir. Yine Hz. Peygamber"in, kendisine ümmetinin güzel ve kötü amellerinin arz edildiğini, güzel ameller arasında yoldaki rahatsız edici şeylerin atılmasını da gördüğünü haber vermesi26 bu duruma örnektir.
Hz. Peygamber, gördüğü sadık rüyalarından da yararlanmaktaydı. O, bu rüyaları yorumlamakta ve o doğrultuda hareket etmekteydi. Gördüğü bazı rüyalarını Yüce Allah er veya geç mutlaka doğru çıkarmaktaydı.27