yapılacak muameleye66 varıncaya kadar değişik alanlarda ashâbıyla istişarede bulunmuştur.
Resûlullah hemen her alanda ashâbının fikirlerine ve tekliflerine önem vermekte, kendisine sunulan önerilerden uygun olanlarını kabul etmekteydi. Bedir Savaşı"nda, Hz. Peygamber"in korunmasına yönelik Sa"d b. Muâz"ın bir çardak yapılması,67 Hendek Savaşı öncesinde Selmân"ın, hendek kazılması,68 Temîm-i Dâri"nin, minber edinme tekliflerini kabul etmişti.69 Çevre devletlerin başkanlarına davet mektubu göndermek istediğinde ashâbın, Acemlerin mühürsüz mektubu kabul etmediklerini söylemeleri üzerine de bir mühür edinmişti.70
Hz. Peygamber, strateji, savaş, siyaset ve maslahata uygun gördüğü teklifleri kabul ederken, cuma günleri ve heyetler geldiğinde “ipek elbise giymesi” yönünde Hz. Ömer"in önerisini geri çevirmişti.71
Rahmet Elçisi, Mekke"nin fethinde, öldürülmesini istediği kimselerden biri olan Abdullah b. Sa"d b. Ebû Serh"i72 Hz. Osman"ın şefaatiyle affetmişti.73 Öbür taraftan Benî Mahzûm kabilesinden hırsızlık yapan bir kadının elinin kesilmemesi için kendisine gelen çok sevdiği Üsâme"nin aracılığını ise sert bir üslûpla reddetmişti.74
Zikrettiğimiz bu rivayetler, Hz. Peygamber"in çeşitli uygulamalarında, beşerî unsurların da önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. Resûl-i Ekrem, bazı ictihadlarında ve uygulamalarında akıl, kıyas, tecrübe, çevre kültürü, tarihî mâlûmat, başka din mensuplarına muhalefet, istişare, sahâbenin teklifleri, ictihadları ve hatta rüyaları gibi muhtelif vasıtalardan yararlanmıştı. Ama bunlardan her biri, Hz. Peygamber"in sözlü veya fiilî tasvip ve onayını aldıktan sonra sünnet hâline dönüşmüştü.
Kaynağı ister Kur"an olsun, isterse Hz. Peygamber"in kendi ictihadı olsun, onun verdiği nihaî bir hüküm, Müslümanlar için bağlayıcıdır. Nitekim ilgili âyetlere göre, Allah ve Resûlü, bir işte hüküm verdiği zaman artık inanmış erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur.75 Yüce Allah yeminle belirtmektedir ki Müslümanlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde Hz. Peygamber"i hakem yapıp sonra da onun verdiği hükme karşı içlerinde bir sıkıntı duymadan tam anlamıyla teslim olmadıkça inanmış olamazlar.76