Allah"ın çok geniş olan rahmetini daralttıklarını hatırlatarak ikaz ederdi.57 Böylelikle Peygamberimizin Rabbine yakarışları etrafındakiler için af ve mağfiret kapılarının açılmasına vesile olurdu.
Allah"ın lütfundan, önce kendisi istifade etmek istermişçesine, bir kimseye dua edeceği zaman ilk olarak kendisinden başlardı.58 Rabbine şöyle yalvarırdı: “Rabbiğfirlî hatîetî ve cehlî ve isrâfî fî emrî küllihî ve mâ ente a"lemü bihî minnî. Allâhümmağfirlî hatâyâye ve amdî ve cehlî ve hezlî ve küllü zâlike "indî, Allâhümmağfirlî mâ kaddemtü ve mâ ehhartü ve mâ esrartü ve mâ a"lentü. Ente"l-mükaddimü ve ente"l-muahhiru ve ente alâ külli şey"in kadîr.” (Rabbim! Hatalarımı, bilgisizliğimi, her işimdeki aşırılığımı ve benden daha iyi bildiğin hâllerimi bağışla. Allah"ım! Bilmeden veya kasten, şaka yollu ve ciddi bir hâlde yaptığım hatalarımı da bağışla. Zira bunların hepsi bende var. Allah"ım! Yaptığım, yapacağım, gizlediğim ve açıkça işlediğim günahları bağışla. Öne alan da erteleyen de sensin. Sen her şeye gücü yetensin.) 59
Sevgili Peygamberimiz aile fertleri için de bağışlanma dilerdi. “Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” 60 âyeti Ümmü Seleme"nin evinde nâzil olduğunda kızı Hz. Fâtıma"yı, torunları Hasan ile Hüseyin"i çağırarak onları ve arka tarafında duran Hz. Ali"yi birer örtü ile örtmüş ve “Allah"ım, işte bunlar benim ehl-i beytimdir. Onların kirini gider ve onları tertemiz yap!” diye dua etmişti.61
Her gün dualarında onlarca kez bağışlanma dileyen Allah Resûlü, geçmiş ve gelecek günahları affolunduğu hâlde,62 daima tevbe ederdi.63 Ayrıca istiğfarı ve duayı üçer kez tekrar etmekten hoşlanırdı.64 “...Şu hâlde onları affet ve bağışlanmaları için dua et...” 65 buyuran ilâhî emir gereği ashâbı için de istiğfarda bulunurdu. “Allah"ım, gerçek hayat sadece âhiret! Sen ensara ve muhacirlere ikram et!” 66 diye dua eder, duası onların gönüllerine su serpen bir sükûnet67 oluverirdi.
Onun yaptığı duanın geri çevrilmeyeceğinin bilincinde olan ashâb-ı kirâm, her fırsatta Peygamber duası almak için yarışırlardı. Bir gün Resûlullah, ümmetinden hesapsız, azapsız cennete girecek olan yetmiş bin kişilik68 bir gruptan bahsederken, Ukkâşe b. Mihsan el-Esedî üzerindeki alaca renkli yün elbisesini kaldırarak,69 “Ey Allah"ın Resûlü! Benim de o kimselerden olmam için dua ediver.” dedi. Resûlullah, “Sen onlardansın.” buyurdu. Bu sefer ensardan olan başka biri kalktı ve Ukkâşe"nin söylediklerini söyledi. Hz. Peygamber ona, “Ukkâşe seni geçti.” buyurdu.70 Dua alma yarışından kârlı çıkan Ukkâşe gibi ashâbından diğerleri için de yaptığı