Bir gün evinden çıkıp mescide giden Hz. Peygamber, orada halka olmuş iki toplulukla karşılaşmıştı. Bunların birinde Kur"an okuyorlar ve Allah"a dua ediyorlardı, diğerinde ise ilim öğreniyorlar ve öğretiyorlardı. Sevgi ve rahmet dolu bakışlarıyla onlara ilgi gösteren Resûl-i Ekrem, “Her biri hayır üzeredir. Şunlar Kur"an okuyorlar ve Allah"a dua ediyorlar; Allah dilerse onlara verir, dilerse vermez. Bunlar ise ilim öğreniyorlar ve ilim öğretiyorlar. Ben de muallim olarak gönderildim.” buyurdu ve onların halkasına katıldı.1 Diğer bir rivayette de Resûl-i Ekrem Hz. Âişe"ye “...Allah beni sıkıntı verip zorlaştırıcı olarak göndermedi. Beni ancak kolaylaştırıcı bir öğretmen olarak gönderdi.” 2 buyurarak kendisini eğitici ve öğretici olarak tarif etmişti.
Evet, Sevgili Peygamberimiz vahiyle donanmış, hikmetle bezenmiş bilge bir muallimdi. İbn Mes"ûd"un ifade ettiği gibi, o (sav), hayrın anahtarlarını da sonuçlarını da öğretmişti.3 Hayatın her alanında insanlara faydalı olan pek çok şeyi ashâbına öğretirken, “Ben size, bir babanın evlâdına öğrettiği gibi öğretiyorum.” demekteydi.4
“İlim talep etmek her Müslüman"a farzdır.” 5 buyuran Hz. Peygamber, bir anlamda, eğitim ve öğretimin dönüştüren, değiştiren, geliştiren ve geleceğe hazırlayan özelliğine atıfta bulunarak kadın-erkek bütün Müslümanları ilme teşvik ederdi: “Kim ilim tahsili için bir yola girerse Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Allah"ın evlerinden bir evde, Allah"ın Kitabı"nı okuyan ve kendi aralarında onu araştırıp öğrenen bir topluluğun üzerine sekinet (İlâhî yardım, bereket ve rahmet) iner, onları rahmet bürür, etraflarını melekler sarar ve Allah onları huzurunda bulunanlara anar. Kimin ameli kendisini geriletir ise soyu onu ileri götürmez.” 6
Eğitim ve öğretimin önemini çok iyi bilen Hz. Peygamber, bunu gerçekleştirirken farklı yöntemler uygulardı. Her şeyden önce o, kendisinden tavsiye isteyen insanların her birinin durumunu, anlayış seviyesini, ruh hâlini ve ihtiyacını dikkate alarak farklı tavsiye ve muamelede bulunurdu. O, beşerî ilişkilerde ve eğitim öğretim faaliyetlerinde muhatapların durumunun daima göz önünde bulundurulmasını öğütlerdi. Allah Resûlü"nün gözettiği bu ilkeleri onun ashâbı da dikkate alırdı. Nitekim Hz. Ali, “İnsanlara anlayabilecekleri şeyleri rivayet edin! Allah ve Resûlü"nün yalanlanmasını ister misiniz?”7