Übey b. Kâ"b"a, “Ey Ebu"l-Münzir! Ezberinde olan âyetlerden hangisi daha büyüktür?” diye sormuştu. O da Allah ve Resûlü daha iyi bilir, deyince, Resûlullah aynı soruyu tekrar sordu. Übey b. Kâ"b, “Allâhü lâ ilâhe illâ hüve"l-hayyü"l-kayyûm” deyince Kutlu Nebî onun göğsüne hafifçe vurarak, “Ebu"l-Münzir, ilim sana mübarek olsun!” buyurdu.13
Ebû Hüreyre"nin, “Kıyamet gününde senin şefaatinle en çok kim mutlu olacak?” sorusu üzerine ise Allah Resûlü, “Ey Ebû Hüreyre, senin bu konulara düşkünlüğünü bildiğim için bu soruyu senden önce kimsenin sormayacağını tahmin ediyordum. Kıyamet günü, benim şefaatimden en çok mutlu olacak kişiler içten bir şekilde "Allah"tan başka bir ilâh olmadığını" söyleyenlerdir.” 14 buyurarak onun soru sormasından memnun olmuş, onu övmüş ve bu şekilde davranmaya teşvik etmişti.
İnsanları eğitirken ve onlara bir şeyler öğretirken kolaylık göstermek, Hz. Peygamber"in öne çıkan eğitim metoduydu. “Kolaylaştırın zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin!” 15 ifadeleri, onun eğitimdeki yaklaşımını ortaya koyuyordu. Hz. Âişe diyor ki, “Peygamber (sav), iki durum arasında tercih yapma durumunda kaldığında, eğer günah değilse en kolay olanını tercih ederdi. Eğer günah ise ondan en uzak duran kimse olurdu. Vallahi, Resûlullah (sav) kendisine dair hiçbir konuda asla intikam peşinde olmamıştır. Fakat o, Allah"ın bir kanunu çiğnenince mutlaka bunun cezasını verirdi.”16
Resûl-i Ekrem, bu düsturu ashâbına da tavsiye ederdi. Bir gün yeni Müslüman olmuş fakat henüz dininin ahlâk ve âdâbını öğrenememiş bir adam, zemini toprak ve kumluk olan mescide küçük abdestini bozmuştu. Orada bulunanlar adamın üzerine yürümek üzereyken Resûlullah onlara, “Siz ancak kolaylaştırıcı olarak gönderildiniz, zorlaştırıcı olarak gönderilmediniz. Onun küçük abdestini bozduğu yere bir kova su döküverin.” 17 diyerek müdahale etmiş, sonra da bu adamı yanına çağırıp mescitlerde bu tür şeylerin yapılmayacağına dair nasihatte bulunmuştu.18
Allah Resûlü"nün terbiye usulünde muhataplarına yumuşak davranmak esastı. O, mütebessim çehresi, tatlı dil ve güzel üslûbuyla muhataplar üzerinde hep olumlu izler bırakırdı. Nitekim Allah onun bu yönünü şöyle anlatıyordu: “Allah"tan bir rahmet ile sen onlara yumuşak davrandın! Şayet kaba ve katı yürekli olsaydın hiç şüphesiz onlar etrafından dağılıp giderlerdi...” 19 Ayrıca o, Firavun gibi ceberut yöneticilerin bile yumuşak sözden, nazik tutum ve davranıştan etkilenebilecekleri gerçeğini âyet-i kerimelerden öğrenmiş ve bu yöntemi kendisi de uygulamıştı.20