Öte yandan ensar hanımları dindarlıkları dolayısıyla da Resûlullah"ın takdirini ve övgüsünü kazanmışlardı. Hz. Âişe de utanma duygusunun onları dinlerini öğrenmekten alıkoymadığını, her şeyi Resûlullah"a sorup öğrenmelerine hayran kaldığını söylemişti.43
Peygamber Efendimiz ensarın meşru zevk ve âdetlerini de önemserdi. Bir defasında Hz. Âişe bir hanımın ensardan bir adamla evlenmesine vesile olmuş, düğün sırasında Resûl-i Ekrem, “Âişe! Sizin eğlenceniz yok mu? Oyun ve eğlence ensarın hoşuna gider.” diye sormuştu.44
Peygamber Efendimiz, her şeylerini Allah ve Resûlü uğrunda terk edip Allah"ın Elçisi"nin etrafında toplanan ve hizmet için ondan emir bekleyen muhacirlere de pek değer verir, onların kendi yanından ayrılmasını hiç istemezdi. Onlara her zaman ihtiyaç duyduğunu kendilerine hissettirirdi. Mekke fethedilene kadar bu böyle devam etti. Hac ve umre için Mekke"ye gittiklerinde bile, görevlerini tamamladıktan sonra orada ancak üç gün kalabileceklerini söylemişti.45 Hz. Ömer de kendisinden sonra yapılacak halife seçiminde ilk muhacirleri tavsiye etmiş, onların haklarına riayet edilmesini, kendilerine saygı gösterilmesini öğütlemişti.46
Hicretin, bu kutlu yolculuğun sembolleşen isimleri olan muhacir ve ensar, bütün çağlara örnek oldular. Hz Peygamber, “Müslüman, elinden ve dilinden Müslümanların selâmette olduğu (zarar görmediği) kişidir. Muhacir ise Allah"ın yasakladıklarını terk eden kimsedir.” 47 buyurmuştu. Zira hicretle ruhları yeşertecek öncüler ancak kendi içlerinde günahlardan sevaplara; mâlâyânîden Allah rızasına yelken açıp hicret edebildikleri oranda diğer insanlara örnek olabilirlerdi. Gittikleri yerleri yeşertmeleri kendi ruh ve gönül dünyalarında her şeyi bir yana bırakıp Allah ve Resûlü"ne hicret etmeleri ile mümkün olabilecekti. Nitekim ensar ve muhacir böyle yapmıştı. Allah Resûlü"nün önderliğinde şirk bataklığını terk edip Allah"a doğru yola çıkmışlardı. Böylece Allah ve Resûlü"nün adını duyurmak için yollara düşen günümüz muhacirlerine, Allah uğruna hicretin önce kalplerde gerçekleşmesi sonra da mekânlara taşınması gerektiğini bu kutlu nesil öğretti... Ensarın muhacirlere sahip çıktığı gibi günümüz muhacirlerine sahip çıkmak ise ancak kendisine ensarı örnek alan büyük gönüllere nasip olabilecekti...