Câbir (b. Abdullah) diyor ki,
“Biz Hudeybiye günü bin dört yüz kişi idik. Peygamber (sav) bizim için,"Bugün siz yeryüzü halkının en hayırlısısınız!" buyurdu.”
(M4811 Müslim, İmâre, 71)
***
Misver b. Mahreme ve Mervân (b. Hakem) — her biri arkadaşının sözlerini doğrulayarak— şunları anlatmıştır: (Hudeybiye sürecinde Kureyş ile Hz. Peygamber arasında haber taşıyan Büdeyl b. Verkâ", Kureyşlilerin Müslümanlara karşı savaşa hazırlandıklarını haber vermişti.) Bunun üzerine Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Biz kimse ile savaşmak için gelmedik. Yalnızca umre yapmak niyetiyle geldik... Eğer Kureyş arzu ederse ben onlarla aramızda (barış için) bir müddet tayin ederim... Fakat (böyle bir antlaşmayı) kabul etmez (savaşta ısrar eder)lerse bu canı bu tende tutan Allah"a yemin ederim ki bu dinim uğrunda başım vücudumdan ayrılıncaya kadar onlarla savaşırım. Muhakkaktır ki Allah emrini gerçekleştirecektir.”
(B2731 Buhârî, Şurût, 15)
***
Ebû Vâil anlatıyor: (Hudeybiye Antlaşması imzalandıktan sonra) Ömer b. Hattâb geldi ve Resûlullah"ın (sav) yanına giderek, “Ey Allah"ın Resûlü, biz hak üzereyiz, onlar da bâtıl üzere değil mi?” dedi. Resûlullah “Evet.” buyurdu. Sonra Hz. Ömer, “Bizim ölenlerimiz cennette onların ölenleri ise cehennemde değil mi?” diye sordu. Resûlullah yine “Evet.” buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Öyleyse neden dinimiz hususunda bu âcizliği gösteriyoruz da Allah henüz onlarla bizim aramızda bir hüküm vermeden geri dönüyoruz?” dedi. Resûlullah şöyle cevap verdi: “Ey Hattâb"ın oğlu! Ben gerçekten Allah"ın Resûlü"yüm! Allah ebediyen beni(m emeğimi) boşa çıkarmaz.” Sonrasında Resûlullah"a (sav) Fetih sûresi nâzil oldu. Allah Resûlü hemen Hz. Ömer"e birini gönderip sûreyi ona okuttu. Bunun üzerine Hz. Ömer, “Yâ Resûlallah! Bu (Hudeybiye Antlaşması gerçekten bir) fetih midir?” diye sordu. Hz. Peygamber de, “Evet.” cevabını verdi. Artık Ömer"in gönlü oldu ve döndü.
(M4633 Müslim, Cihâd ve siyer, 94)