Câbir b. Abdullah anlatıyor: “Resûlullah (sav) (tebliğin ilk yıllarında) Arafat"ta vakfe yerinde bulunan insanlara kendisini tanıtarak şöyle buyururdu: "Beni kavmine götürecek kimse yok mu? Kureyş (müşrikleri) beni, Rabbimin kelâmını tebliğ etmekten alıkoymaktadır." ”
(D4734 Ebû Dâvûd, Sünnet, 20; T2925 Tirmizî, Fedâilü"l-Kur"ân, 25)
***
Habbâb b. Eret şöyle demiştir: Allah Resûlü (sav) Kâbe"nin gölgesinde elbisesini yastık yapıp uzanmış vaziyette iken kendisine (Kureyş müşriklerinin eziyetlerinden) şikâyette bulunmuş ve “Bizim için (Allah"tan) yardım dileyemez misin? Bizim için dua edemez misin?” demiştik. Bunun üzerine o şöyle buyurmuştu: “Sizden önceki ümmetler içinde öyle kişiler vardı ki müşrikler tarafından yakalanır, onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi o çukurun içine gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, onun başı üzerine konulurdu da başı iki kısma ayrılırdı. Bir başkasının da demir taraklar ile etinin altındaki kemiği ve sinirleri taranırdı ama bu işkenceler o mümini dininden çeviremezdi. Allah"a yemin ederim ki bu din kesinlikle tamamlanacaktır. Öyle ki biniti üzerinde bir kimse (tek başına) San"â"dan Hadramevt"e kadar gidecek de Allah"tan başka hiçbir şeyden korkmayacaktır… Fakat sizler acele ediyorsunuz!”
(B6943 Buhârî, İkrâh, 1)