“Allah"ım, Ebû Cehl b. Hişâm"ı, Utbe b. Rebîa"yı, Şeybe b. Rebîa"yı, Velîd b. Ukbe"yi, Ümeyye b. Halef"i ve Ukbe b. Ebû Muayt"ı sana havale ediyorum!” sözleriyle Rabbine sığınmıştı.31 Bedir Savaşı sırasında yaşı henüz genç olan sahâbîlerden Abdullah b. Mes"ûd"un anlattığına göre, Resûlullah"a eziyet eden müşriklerin bu elebaşları Müslümanlar tarafından tek tek yere serilmişler ve hak ettikleri cezayı bulmuşlardı.32
Müşriklerin ileri gelenleri Peygamber Efendimizin bunca eziyete rağmen davasından vazgeçmediğini görünce Dârünnedve"de toplanmışlar ve Utbe b. Rebîa"yı Resûlullah"la konuşmak üzere göndermişlerdi. Utbe, Allah Resûlü"ne, “Vallahi biz, kavmine karşı senden daha fazla uğursuzluk getiren bir yeni yetme görmedik. Topluluğumuzu parçaladın, düzenimizi bozdun, dinimizi ayıpladın. Bizi Araplar arasında rezil rüsva ettin. Hatta aralarında, Kureyş içinde bir sihirbaz, bir kâhin çıktığı iddiaları dolaşmaya başladı. Artık birbirimizi kılıçla doğru yola getirmekten başka çaremiz kalmadı. Ey adam! Eğer amacın evlenmekse, Kureyş"in hangi kadınlarını istersen seç, seni onlarla evlendirelim. Eğer istediğin malsa, seni Kureyş"in en zengin adamı yapacak kadar mal toplayalım.” dedi. Allah Resûlü, onun bu sözlerine şu âyetlerle33 karşılık verdi: “Hâ mîm, (Bu Kur"an) Rahmân ve Rahîm (olan Allah) katından indirilmiştir... Eğer onlar yüz çevirirlerse onlara de ki: Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyarıyorum.” 34
Resûlullah (sav) Mekke"de kaldığı sürece ne kadar zor ve sıkıntılı günler geçirdiğini şu sözlerle ifade etmişti: “Bana, Allah yolunda, hiç kimsenin yaşamadığı kadar büyük bir korku yaşatıldı. Yine bana, Allah yolunda, hiç kimsenin çekmediği kadar eziyet çektirildi.” 35 Bu dönemde Sevgili Peygamberimizi himaye eden en güçlü kişi, amcası Ebû Tâlib idi. Müşrikler onun desteğini kesebilmek için onunla defalarca görüşmüşler, Hz. Peygamber"i davasından vazgeçirmesi için ona baskı yapmışlardı. Ebû Tâlib bir ara onların isteğine uyarak onu bu işten vazgeçmesi ve atalarının dinine uyması konusunda ikna etmeye çalışmış, ancak Allah Resûlü"nün kararlığını görünce, artık ne yaparsa yapsın, kendisini onlara teslim etmeyeceğini ifade etmişti.36 Ebû Tâlib, İslâm öncesi dönemde de erdemli davranışlarıyla tanınan, her zaman mazlumun yanında yer alan, hakkaniyetli bir kişiydi.37 Allah Resûlü (sav) çok sevdiği ve saydığı amcasından büyük destek gördüğü için onun iman etmesini çok arzulamıştı. Lâkin o da diğerleri gibi Allah Resûlü"ne inanmadan ruhunu teslim etmişti.38