Hadislerle İslâm Cilt 7 Sayfa 340

Bu durumda Allah Resûlü"nün haram maddelerle tedavi olmanın yasak olduğuna dair hadisleri, istifade edilebilecek farklı ilaçların bulunduğu durumlar için söylediği, haram olan maddelerle tedavi durumunun ise farklı bir tedavi imkânı bulunmadığı durumlar için söz konusu olduğu söylenebilir. Aksi takdirde helâl ve haram konusunda hassas olan ilk dönem Müslümanlarının haram maddelerle tedavi olmalarını anlamak zor olacaktır. Ancak günümüzde ilaç yapımında kullanılan maddelerin çok değişik şekillerde karıştırılıp zararlı maddelerden arındırılması ve sağlık açısından zararsız hâle getirilmesi, konuyu daha kolay yorumlamamıza imkân vermektedir.

Hastalıkların, tecrübe ve bilimsel yollarla usulüne uygun biçimde tedavi edilmesi noktasında tavsiye ve teşviklerde bulunan Allah Resûlü “Her derdin bir devası vardır. Derdin devasında isabet edilebilirse Yüce Allah"ın izniyle düzelir.” 73 buyurarak hastalığın sebebini tespit edip gerekeni yaptıktan sonra şifayı Allah"ın vereceğini öğretmiştir. Zira Şâfî olan ve derdi de dermanını da yaratan O"dur. Resûlullah O"nun Yüce Kitabı"nı okuyarak, O"nun güzel isimlerini ve sıfatlarını sıralayarak O"ndan medet ummayı salık vermiştir. Peygamberimiz, içerisinde İslâm inancıyla uyuşmayan unsurların bulunduğu, eski kültürlerden kalma yöntemlere yönelmeyi ve anlamsız ifadelerle Allah"tan başka mânevî güçlerden şifa dilemeyi yasaklamıştır.74

Hz. Peygamber"in tedavi yöntemleri, şifa olduğunu belirttiği ve o devirde ilaç olarak kullanılan yiyeceklerle ilgili ifadeleri, elbette tedavide tek çözüm değildir. Örneğin acve türü hurmayı yiyen kimseye zehrin bile zarar veremeyeceğine dair ifadeler,75 acvenin değerini vurgulama amaçlıdır. Benzer şekilde Hz. Peygamber (sav), başından ve iki omuzu arasından kan aldırmış ve alınan kana işaret ederek, “Kim şu kanları akıtırsa artık başka bir hastalık için bir başka yolla tedavi olmaması ona zarar vermez.” buyurmuştur.76 Bu tarz edebî üslûp ve ifadeler, günümüzde dile getirdiğimiz, “Güneş giren eve doktor girmez.” veya “Sarımsak, ecza deposudur.” gibi sözlerle benzer maksat ve anlamlar taşımaktadır. Dolayısıyla bunların, devrin tıp ve tedavi kültürü içinde değerlendirilmeleri daha gerçekçi olacaktır. Nitekim Hz. Peygamber"in tedavi ve ilaç konusundaki tavsiyeleri, bunların tek başlarına her türlü derdin devası olduklarına değil, tedavi olma yöntemlerinin belli başlılarından sayılabileceklerine işaret etmektedir.

Nebevî tıpta dile getirilen o güne has tedavi yöntem ve araçlarının zaman içinde geliştirilmesi ve modern tekniklerin kullanılması sünnetin

    

Dipnotlar

73 M5741 Müslim, Selâm, 69.

حَدَّثَنَا هَارُونُ بْنُ مَعْرُوفٍ وَأَبُو الطَّاهِرِ وَأَحْمَدُ بْنُ عِيسَى قَالُوا حَدَّثَنَا ابْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو - وَهُوَ ابْنُ الْحَارِثِ - عَنْ عَبْدِ رَبِّهِ بْنِ سَعِيدٍ عَنْ أَبِى الزُّبَيْرِ عَنْ جَابِرٍ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم أَنَّهُ قَالَ « لِكُلِّ دَاءٍ دَوَاءٌ فَإِذَا أُصِيبَ دَوَاءُ الدَّاءِ بَرَأَ بِإِذْنِ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ » .

74 İM3515 İbn Mâce, Tıb, 34;

حَدَّثَنَا عَلِىُّ بْنُ أَبِى الْخَصِيبِ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عِيسَى عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى سُفْيَانَ عَنْ جَابِرٍ قَالَ كَانَ أَهْلُ بَيْتٍ مِنَ الأَنْصَارِ يُقَالُ لَهُمْ آلُ عَمْرِو بْنِ حَزْمٍ يَرْقُونَ مِنَ الْحُمَةِ وَكَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَدْ نَهَى عَنِ الرُّقَى فَأَتَوْهُ فَقَالُوا يَا رَسُولَ اللَّهِ إِنَّكَ قَدْ نَهَيْتَ عَنِ الرُّقَى وَإِنَّا نَرْقِى مِنَ الْحُمَةِ . فَقَالَ لَهُمُ « اعْرِضُوا عَلَىَّ » . فَعَرَضُوهَا عَلَيْهِ فَقَالَ « لاَ بَأْسَ بِهَذِهِ هَذِهِ مَوَاثِيقُ » . D3883 Ebû Dâvûd, Tıb, 17.حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْعَلاَءِ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ حَدَّثَنَا الأَعْمَشُ عَنْ عَمْرِو بْنِ مُرَّةَ عَنْ يَحْيَى بْنِ الْجَزَّارِ عَنِ ابْنِ أَخِى زَيْنَبَ امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ زَيْنَبَ امْرَأَةِ عَبْدِ اللَّهِ عَنْ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « إِنَّ الرُّقَى وَالتَّمَائِمَ وَالتِّوَلَةَ شِرْكٌ » . قَالَتْ قُلْتُ لِمَ تَقُولُ هَذَا وَاللَّهِ لَقَدْ كَانَتْ عَيْنِى تَقْذِفُ وَكُنْتُ أَخْتَلِفُ إِلَى فُلاَنٍ الْيَهُودِىِّ يَرْقِينِى فَإِذَا رَقَانِى سَكَنَتْ . فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ إِنَّمَا ذَاكِ عَمَلُ الشَّيْطَانِ كَانَ يَنْخَسُهَا بِيَدِهِ فَإِذَا رَقَاهَا كَفَّ عَنْهَا إِنَّمَا كَانَ يَكْفِيكِ أَنْ تَقُولِى كَمَا كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « أَذْهِبِ الْبَاسَ رَبَّ النَّاسِ اشْفِ أَنْتَ الشَّافِى لاَ شِفَاءَ إِلاَّ شِفَاؤُكَ شِفَاءً لاَ يُغَادِرُ سَقَمًا » .

75 B5445 Buhârî, Et’ıme, 43.

حَدَّثَنَا جُمْعَةُ بْنُ عَبْدِ اللَّهِ حَدَّثَنَا مَرْوَانُ أَخْبَرَنَا هَاشِمُ بْنُ هَاشِمٍ أَخْبَرَنَا عَامِرُ بْنُ سَعْدٍ عَنْ أَبِيهِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « مَنْ تَصَبَّحَ كُلَّ يَوْمٍ سَبْعَ تَمَرَاتٍ عَجْوَةً لَمْ يَضُرُّهُ فِى ذَلِكَ الْيَوْمِ سُمٌّ وَلاَ سِحْرٌ » .

76 D3859 Ebû Dâvûd, Tıb, 4;

حَدَّثَنَا عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيمَ الدِّمَشْقِىُّ وَكَثِيرُ بْنُ عُبَيْدٍ قَالاَ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ عَنِ ابْنِ ثَوْبَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى كَبْشَةَ الأَنْمَارِىِّ - قَالَ كَثِيرٌ إِنَّهُ حَدَّثَهُ - أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَحْتَجِمُ عَلَى هَامَتِهِ وَبَيْنَ كَتِفَيْهِ وَهُوَ يَقُولُ « مَنْ أَهْرَاقَ مِنْ هَذِهِ الدِّمَاءِ فَلاَ يَضُرُّهُ أَنْ لاَ يَتَدَاوَى بِشَىْءٍ لِشَىْءٍ » . İM3484 İbn Mâce, Tıb, 21.حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُصَفَّى الْحِمْصِىُّ حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ بْنُ مُسْلِمٍ حَدَّثَنَا ابْنُ ثَوْبَانَ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى كَبْشَةَ الأَنْمَارِىِّ أَنَّهُ حَدَّثَهُ أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يَحْتَجِمُ عَلَى هَامَتِهِ وَبَيْنَ كَتِفَيْهِ وَيَقُولُ « مَنْ أَهْرَاقَ مِنْهُ هَذِهِ الدِّمَاءَ فَلاَ يَضُرُّهُ أَنْ لاَ يَتَدَاوَى بِشَىْءٍ لِشَىْءٍ » .