ettiği belirtilmektedir. Rivayetlerde Hz. Eyyub"un hastalığının on sekiz yıl sürdüğü ve bu süre içinde iki kişi hariç bütün akraba ve arkadaşlarının onu terk ettiği anlatılmaktadır.46 Onun hastalıklara karşı sabır ve metanetini Allah Teâlâ şöyle övmektedir: “Biz onu sabredici bulduk. Ne iyi kuldu o! Gerçekten Allah"a yönelirdi.” 47 Yine Kur"ân-ı Kerîm"de Hz. Eyyub"a mükâfat olarak şifa verilip dertlerinden arındırıldığı haber verilmektedir.48
Allah, ölümle sonuçlanan hastalıklara yakalananlara da kendi katında büyük mükâfat verecektir. Nitekim hadislerde doğum esnasında vefat eden kadınların, boğulanların, yananların,49 karın ağrısından ve vebadan ölenlerin50 şehit mertebesinde olacakları bildirilmiştir. Bu açıdan bakıldığı takdirde hastalıklara karşı Allah"a isyan etmenin, “Benim günahım neydi?” diye sızlanarak şikâyet etmenin asıl hastalık ve musibet olduğu anlaşılabilir. Bunun için insanlar, sağlık ve afiyetin değerini bilerek hareket etmeliler, hastalığın da Allah"ın bir imtihanı olduğunu unutmamalıdırlar. Herhangi bir hastalığa yakalandıklarında müminler, “Her hâlükârda Allah"a hamdolsun!” 51 diyerek Kutlu Nebî"ye tâbi olacaklardır.
Mümin, diliyle Rabbine şükrettiği gibi eylemleriyle de şükretmesini bilmelidir. Peygamber Efendimiz şükrün yanı sıra musibetlerden korunmak için sadaka vermeyi de tavsiye etmiş, hatta her eklem için sadaka verilmesi gerektiğini belirtmiştir.52 Bu hususta Resûlullah"ın tavsiyesi gayet özlüdür: “Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz.” 53
Nebevî tıp, insanın ruh ve bedenden meydana geldiğini kabul eden bakış açısından hareketle, hastalıkları maddî ve mânevî olarak ikiye ayırarak ruhî hastalıklara karşı da koruma tedbirleri alınması için çeşitli tavsiyeler ve uygulamalar göstermektedir. Ruhî tedbirlerin birincisi Allah"ı her an kalbinde ve yanında hissetme duygusu olan iman, ikincisi ise Yaratıcı"yla kolaylıkla kurulabilen iletişim anlamına gelen duadır. İman, insanın Yaratıcı ile olan bağı olduğu için kişinin sıkıntılara karşı dirençli olmasını sağlar ve onun ruhî boşluğa düşmesine mani olur. Bu anlamda Peygamber Efendimiz, iman edenleri dert ve hastalık durumunda yıkılıp kırılmayan yeşil ekine, inkâr edenleri de sert bir rüzgâr karşısında kökünden devrilen bir ağaca benzeterek54 imanın insanı güçlü kılan etkisine işaret etmiştir. Dua, insana direnç ve kuvvet vermektedir. Çünkü dua, insan ruhunu beslemekte, ona güven, metanet ve azim aşılamakta, onu güçlendirmektedir.
İnsan sağlığı ancak tüm boyutlarıyla önlem alındığı takdirde korunabilir. Aksi takdirde bedenini temiz tutan bir insan, temiz bir çevre veya