Kur"an"a göre nasıl melekler, henüz ölmemiş ancak ölümün pençesindeki inkârcılara cehennem azabını müjdeliyorsa24 bu rivayet de cennetlik ve cehennemlik olanların daha kabirdeyken âhiretteki durumlarının ne olacağına dair işaretler almaya başladığını ifade etmektedir. Hz. Peygamber"in, “Kabir, cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” 25 şeklindeki sözlerinin anlamı da budur.
Bu hâli şöyle bir benzetmeyle de izah edebiliriz: Kabirde sıkıntı yaşayacak cehennemlik insanın durumu, herhangi bir suç isnadıyla gözaltına alınıp bekletilen kimsenin durumu gibidir. İtham edildiği suçu işlediği için hâkim önüne çıkana kadar o kısacık gözaltı süresi o kişi için aylara, yıllara dönüşecek, gözaltı mekânı da kendisine dar gelecek, oraya sığamayacaktır. Bu durumun ciddiyetinden olmalıdır ki Hz. Osman"ın azatlısı Hâni"in (ra) aktardığına göre, Osman b. Affân bir kabrin başında durduğunda sakalı ıslanıncaya kadar ağlardı. Bir defasında ona, “Cenneti ve cehennemi düşünürken ağlamıyorsun da bunun için mi ağlıyorsun?” denildiğinde şöyle cevap verdi: “Resûlullah (sav) buyurdu ki, "Kabir, âhirete giden yoldaki konaklama yerlerinden ilkidir. Kişi ondan sağ salim kurtulursa sonrası daha kolay olur. Eğer kurtulamazsa ondan sonrası daha çetin gelir." ”26
Allah Resûlü"nün sırf âhireti hatırlattığı için kabir ziyaretlerini teşvik etmesinden de27 anlaşılacağı üzere kabir ahvali hem mümin hem de kâfir için âhiret ahvalinin bir habercisi olarak düşünülmelidir. Bu bakımdan Kur"an"da da sıklıkla rastladığımız gibi nasıl ki Hz. Peygamber (sav), inananları kötü bir davranıştan sakındırmak için zaman zaman “cehennemle korkutma” yöntemine başvurmuşsa aynı şekilde onları “kabir azabıyla” da uyarmıştır. Bu bağlamda kabir azabının elbiseye sıçrayan idrarla, ulu orta tuvalet ihtiyacını gidermekle, gıybetle veya koğuculukla ilişkisine işaret eden rivayetler dikkat çekmektedir.
İbn Abbâs"ın naklettiğine göre, Allah"ın Elçisi bir gün Zeyd b. Hârise"nin eşi Ümmü Mübeşşir"in28 bahçesine uğradı. Derken orada kabirlerinde azap görmekte olan iki insanın sesini işittiğini söyleyen Hz. Peygamber (sav), birinin, “insanlardan gizlenmeden tuvalet ihtiyacını gidermesi”, diğerinin de “laf taşıması” sebebiyle bu azaba müstahak olduğunu söyledi. Ardından yeşil bir hurma dalı isteyen Hz. Peygamber, dalı iki parça yaptı ve her birinin kabri üzerine bir parça koydu. Oradakiler, “Yâ Resûlallah! Bunu niçin yaptın?” diye sorunca, Allah Resûlü, “Bu dallar kurumadıkları müddetçe onların azabı hep hafifletilir.” 29 buyurdu.