Hadislerle İslâm Cilt 7 Sayfa 604

soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu, vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir. Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.” 7 buyrulur.

İslâm"ın kıyamet ahvali ile ilgili verdiği bilgiler kadar önemli olan husus zaman olgusu ile ilgili ortaya konan düşüncedir. Kur"an her şeyden önce insanların zihinlerindeki zaman algısını değiştirmekle işe başlamıştır. İlk muhatapların zihinlerindeki çizgisel şekilde ilerleyen ve onları yok oluşa mahkûm ettiğine inanarak âdeta ona tanrılık atfettikleri zaman düşüncesi, Kur"an"da farklı bir kavram alanı oluşturularak bertaraf edilmiştir. Allah Resûlü pek çok sözünde, zamanın Allah"ın elinde olan izafî bir şey olup asıl hüküm verenin Allah"tan başkası olmadığını anlatmaktadır.8

Vahyin ilk muhataplarının, “Yoksa onlar, "O bir şairdir. Onun, zamanın felâketlerine uğramasını bekliyoruz." mu diyorlar?” 9 ve “Hayat ancak bu dünyada yaşadığımızdan ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman helâk eder...” 10 gibi âyetlerde ifadesini bulan zamanı tanrılaştırma eğilimlerine karşı, Kur"an"ın zaman olgusuyla ilgili ortaya koyduğu tanımlamalar ilgi çekicidir. Bunlar, “bir süreye kadar faydalanma” (metâun ilâ hîn), 11 “belirlenmiş bir vakit” (ecelin müsemmâ) ,12 “mühlet ve müddet verme” (emhilhüm ruveydâ) 13 gibi zamanın geçiciliğine ve onun muktedir bir güç olmadığına atıf yapan ifadelerdir. Diğer taraftan Kur"an, “Dönüşünüz ancak Rabbinizedir.” 14 mesajını ön plana çıkarmaktadır. Böylece Kur"an, bu Allah"a dönüş fikri ile câhiliye Araplarının ilâhlaştırdıkları zaman algısında kırılma meydana getirmektedir. Zamanın ilâhlaştırılmasına karşı Kur"an"ın ileri sürdüğü Allah"a dönüş düşüncesinin odak noktasında bir gün kıyametin kopacağı gerçeği bulunmaktadır. Böylece kıyamet fikri ile insanların ilâhlaştırdıkları zaman olgusu bir noktada sonlandırılmış olmakta ve her şey, “Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâkî kalacaktır.” âyetinin15 mefhumu içinde eritilmektedir.

“Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.” 16 “O, size ancak ansızın gelecektir.” 17 gibi Kur"an"da yer alan birçok âyet-i kerime ile insanlarda bu bilincin oluşturulması hedeflenmiştir.

Resûl-i Ekrem de kıyametin kopma vaktini kimsenin bilemeyeceğini vurgularken en son gönderilen peygamber olması bakımından kıyametin kopma anının yaklaştığına vurgu yapmıştı. Câbir b. Abdullah"ın anlattığına göre, Resûlullah (sav) bir defasında hutbe verirken gözleri kızardı, sesi yükseldi ve hiddeti arttı, öyle ki sanki bir orduyu uyarıyor, "Sabah ya da akşam ansızın baskına uğrayabilirsiniz!" diyordu. Şehâdet

    

Dipnotlar

7 A’râf, 7/187.

يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبّ۪يۚ لَا يُجَلّ۪يهَا لِوَقْتِهَآ اِلَّا هُوَۜ ثَقُلَتْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ لَا تَاْت۪يكُمْ اِلَّا بَغْتَةًۜ يَسْـَٔلُونَكَ كَاَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَاۜ قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللّٰهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿187﴾

8 M5862 Müslim, Elfâz, 1.

حَدَّثَنِى أَبُو الطَّاهِرِ أَحْمَدُ بْنُ عَمْرِو بْنِ سَرْحٍ وَحَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى قَالاَ أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ حَدَّثَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ قَالَ قَالَ أَبُو هُرَيْرَةَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « قَالَ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ يَسُبُّ ابْنُ آدَمَ الدَّهْرَ وَأَنَا الدَّهْرُ بِيَدِىَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ » .

9 Tûr, 52/30.

اَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِه۪ رَيْبَ الْمَنُونِ ﴿30﴾

10 Câsiye 45/24.

وَقَالُوا مَا هِيَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَآ اِلَّا الدَّهْرُۚ وَمَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍۚ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ ﴿24﴾

11 Bakara, 2/36.

فَاَزَلَّهُمَا الشَّيْطَانُ عَنْهَا فَاَخْرَجَهُمَا مِمَّا كَانَا ف۪يهِۖ وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّۚ وَلَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ اِلٰى ح۪ينٍ ﴿36﴾

12 Hûd, 11/3.

وَاَنِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوٓا اِلَيْهِ يُمَتِّعْكُمْ مَتَاعًا حَسَنًا اِلٰىٓ اَجَلٍ مُسَمًّى وَيُؤْتِ كُلَّ ذ۪ي فَضْلٍ فَضْلَهُۜ وَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنّ۪يٓ اَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ كَب۪يرٍ ﴿3﴾

13 Târık, 86/17.

فَمَهِّلِ الْكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا ﴿17﴾

14 En’âm, 6/164.

قُلْ اَغَيْرَ اللّٰهِ اَبْغ۪ي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍۜ وَلَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍ اِلَّا عَلَيْهَاۚ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۚ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ ف۪يهِ تَخْتَلِفُونَ ﴿164﴾

15 Rahmân, 55/27.

وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ ﴿27﴾

16 Kamer, 54/1.

اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ ﴿1﴾

17 A’râf, 7/187.

يَسْـَٔلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ اَيَّانَ مُرْسٰيهَاۜ قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبّ۪يۚ لَا يُجَلّ۪يهَا لِوَقْتِهَآ اِلَّا هُوَۜ ثَقُلَتْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ لَا تَاْت۪يكُمْ اِلَّا بَغْتَةًۜ يَسْـَٔلُونَكَ كَاَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَاۜ قُلْ اِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللّٰهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ ﴿187﴾