عَنْ أَنَسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) كُسِرَتْ رَبَاعِيَتُهُ يَوْمَ أُحُدٍ، وَشُجَّ فِى رَأْسِهِ، فَجَعَلَ يَسْلُتُ الدَّمَ عَنْهُ وَيَقُولُ:
“كَيْفَ يُفْلِحُ قَوْمٌ شَجُّوا نَبِيَّهُمْ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) وَكَسَرُوا رَبَاعِيَتَهُ وَهُوَ يَدْعُوهُمْ إِلَى اللَّهِ؟”
Enes"ten nakledildiğine göre,
Uhud günü Resûlullah"ın (sav) alt çenesinin sağ ön tarafındaki dişi kırılmış, başı yarılmıştı. Sonra yüzündeki kanı silmeye başlamış
ve şöyle demişti:
“Kendilerini Allah"a davet ediyor olduğu hâlde, Peygamberi"nin başını yaran, dişini kıran bir kavim nasıl felâh bulur!”
(M4645 Müslim, Cihâd ve siyer, 104)