Hadislerle İslâm Cilt 7 Sayfa 665

Bir başka deyişle cennete götüren sevgi, Yaratan"a ihlâsla bağlanmak ve yaratılmışlara şefkat göstermektir. Nitekim Kur"an"da Allah"a inanmanın yanı sıra, kötülüklerden sakınmak, bollukta ve darlıkta başkalarına yardım etmek, öfkeyi yenmek, insanların kusurlarını bağışlamak ve işlediği günahlarda ısrar etmeyip Allah"tan af dilemek gibi hasletlerin, cennete götürecek ameller olduğu beyan edilmektedir.17

Bu bağlamda inananların birbirini sevmesi, hem imanlarının olgunluğunun bir göstergesi, hem de onları cennete ulaştıracağı bildirilen nebevî bir muştudur. Hz. Peygamber öyle buyurur: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Size yaptığınızda aranızda sevgi oluşturacak bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yaygınlaştırın.” 18

Öyleyse, İslâm"ın tasvir ettiği şekilde insanî ve ahlâkî mükemmelliklerle donanmış bireylerin oluşturduğu bir toplum, aslında cennet iklimini bu dünyada yaşıyor demektir. Bunu gerçekleştirmenin imandan sonraki belki ilk adımı Yaratan"dan ötürü yaratılmışlara duyulan sevgidir.

Cennete giden yolda insanın maddî ve mânevî fedakârlıktan sakınmaması, cenneti hak etmesi için gereken ilâhî rahmete bir vesiledir. Çünkü Kur"an"da bildirdiği şekliyle Yüce Yaratıcı,“Müminlerden, mallarını ve canlarını, kendilerine (verilecek) cennet karşılığında satın almıştır.” 19 Bu sebeple, bir gün Hz. Peygamber (sav), insanların su ihtiyacını gidermek için cennet karşılığında kimin bir kuyuyu satın alıp insanların istifadesinde sunacağını sormuştu ve bu nebevî müjdeye erişmek için hemen Hz. Osman o işi üstlenmişti.20

Âdem"i cennetten şeytanın aldatması çıkartmıştı, fakat evlâtlarını oraya birbirlerine yardım ve iyilik yapmaları geri götürecekti. Nitekim Kur"anbir köleyi/esiri özgürlüğüne kavuşturmanın, şiddetli bir kıtlık gününde akrabası olan bir yetimi ya da hiçbir şeyi olmayan bir fakiri doyurmanın, iman edenlerden olup birbirine sabrı ve merhameti tavsiye etmenin “cennete götüren sarp yolları kolay edecek işlerden”21 olduğunu belirtmektedir.

Müminlerin derdiyle dertlenmenin, sevinçlerini ve acılarını paylaşmanın da cennete götürecek amellerden olduğu müjdelenmiştir. Resûlullah (sav) bir gün ashâbına dönerek, “Bugün içinizden kim oruçlu olarak sabahladı?” diye sordu. Orada hazır bulunanlardan Hz. Ebû Bekir, “Ben!”

    

Dipnotlar

17 Âl-i İmrân, 3/132-136.

وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَۚ ﴿132﴾وَسَارِعُوٓا اِلٰى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمٰوَاتُ وَالْاَرْضُۙ اُعِدَّتْ لِلْمُتَّق۪ينَۙ ﴿133﴾ اَلَّذ۪ينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّآءِ وَالضَّرَّآءِ وَالْكَاظِم۪ينَ الْغَيْظَ وَالْعَاف۪ينَ عَنِ النَّاسِۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِن۪ينَۚ ﴿134﴾ وَالَّذ۪ينَ اِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً اَوْ ظَلَمُوٓا اَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللّٰهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْۚ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ اِلَّا اللّٰهُۖ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلٰى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ ﴿135﴾ اُو۬لٰٓئِكَ جَزَآؤُ۬هُمْ مَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَجَنَّاتٌ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ وَنِعْمَ اَجْرُ الْعَامِل۪ينَۜ ﴿136﴾

18 M194 Müslim, Îmân, 93.

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ حَدَّثَنَا أَبُو مُعَاوِيَةَ وَوَكِيعٌ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ أَبِى صَالِحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ تَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا وَلاَ تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا . أَوَلاَ أَدُلُّكُمْ عَلَى شَىْءٍ إِذَا فَعَلْتُمُوهُ تَحَابَبْتُمْ أَفْشُوا السَّلاَمَ بَيْنَكُمْ » .

19 Tevbe, 9/111.

اِنَّ اللّٰهَ اشْتَرٰى مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَنْفُسَهُمْ وَاَمْوَالَهُمْ بِاَنَّ لَهُمُ الْجَنَّةَۜ يُقَاتِلُونَ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ فَيَقْتُلُونَ وَيُقْتَلُونَ وَعْدًا عَلَيْهِ حَقًّا فِي التَّوْرٰيةِ وَالْاِنْج۪يلِ وَالْقُرْاٰنِۜ وَمَنْ اَوْفٰى بِعَهْدِه۪ مِنَ اللّٰهِ فَاسْتَبْشِرُوا بِبَيْعِكُمُ الَّذ۪ي بَايَعْتُمْ بِه۪ۜ وَذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظ۪يمُ ﴿111﴾

20 B2778 Buhârî, Vesâyâ, 33.

وَقَالَ عَبْدَانُ أَخْبَرَنِى أَبِى عَنْ شُعْبَةَ عَنْ أَبِى إِسْحَاقَ عَنْ أَبِى عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ عُثْمَانَ - رضى الله عنه - حَيْثُ حُوصِرَ أَشْرَفَ عَلَيْهِمْ وَقَالَ أَنْشُدُكُمْ وَلاَ أَنْشُدُ إِلاَّ أَصْحَابَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم ، أَلَسْتُمْ تَعْلَمُونَ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَنْ حَفَرَ رُومَةَ فَلَهُ الْجَنَّةُ » . فَحَفَرْتُهَا ، أَلَسْتُمْ تَعْلَمُونَ أَنَّهُ قَالَ « مَنْ جَهَّزَ جَيْشَ الْعُسْرَةِ فَلَهُ الْجَنَّةُ » . فَجَهَّزْتُهُمْ . قَالَ فَصَدَّقُوهُ بِمَا قَالَ . وَقَالَ عُمَرُ فِى وَقْفِهِ لاَ جُنَاحَ عَلَى مَنْ وَلِيَهُ أَنْ يَأْكُلَ . وَقَدْ يَلِيهِ الْوَاقِفُ وَغَيْرُهُ فَهْوَ وَاسِعٌ لِكُلٍّ .

21 Beled, 90/12-17.

وَمَآ اَدْرٰيكَ مَا الْعَقَبَةُۜ ﴿12﴾ فَكُّ رَقَبَةٍۙ ﴿13﴾ اَوْ اِطْعَامٌ ف۪ي يَوْمٍ ذ۪ي مَسْغَبَةٍۙ ﴿14﴾ يَت۪يمًا ذَا مَقْرَبَةٍۙ ﴿15﴾ اَوْ مِسْك۪ينًا ذَا مَتْرَبَةٍۜ ﴿16﴾ ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِۜ ﴿17﴾