dönmesine engel olacaktır. Çünkü Allah"a, “Yemin olsun ki (kullarını saptırmak için) senin dosdoğru yolunun üzerinde oturacağım.” 39 demiştir.
Yunus, bu gerçeği şu dizilerinde ifade ederek Müslümanları ve hatta bütün insanlığı uyarmaktadır:
“Gelin ey kardeşler gelin,
Bu menzil uzağa benzer.
Nazar kıldım şu dünyaya,
Kurulmuş tuzağa benzer.”
Ancak “canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şeyin olduğu ve ebedî olarak kalınacak”40 cennet için bütün çileleri çekmeye ve mücadele etmeye değer. Dahası bu yokuşun arkasında cennetle birlikte vuslat da hâsıl olacak, kul Rabbine kavuşacaktır.41 Bu vuslatın lezzeti, her şeye bedeldir; bu aziz nimetin uğrunda katlanılmayacak hiçbir dünya sıkıntısı olmasa gerektir. Ancak bilinmelidir ki cennete, sınırlı bir ömürde yapılabilecek ameller değil, Allah Teâlâ"nın lütuf ve rahmeti götürecektir. Ne var ki iman ve ameller, bu rahmetin oluşmasına bir vesiledir.42 Yapılan ibadetler, sadece ebedî saadeti Rab Teâlâ"dan gönülden istediğimizin bir göstergesidir. Sonuçta herkes istediğinin ve yaptıklarının karşılığını görecektir.43
O hâlde cennet de, cennete götüren yoldaki başarı da bütünüyle Allah"ın kullarına bir rahmetidir aslında.44 Nitekim Resûlullah (sav), “Hiç kimseyi kendi ameli (iyi işleri ve ibadeti) cennete koyamaz.” buyurmuş, sahâbe, “Seni de mi ey Allah"ın Resûlü?” diye sorunca da, “Evet, Rabbimin rahmeti bürümedikçe beni de.” cevabını vermiştir.45 Bir hadiste de Yüce Allah"ın cennete seslenerek, “Sen benim rahmetimsin; ben seninle kullarımdan dilediğime rahmet ederim.” buyurduğu nakledilmiştir.46
Şu hâlde Müslüman, tıpkı Hz. Peygamber"in (sav) tavsiye ettiği gibi, cennete girmek için hem salih ameller işlemeli hem de bunlarla Yüce Allah"ın rızasını ve rahmetini elde etmeye çalışmalıdır. Unutulmamalıdır ki cennete giden bu zorlu sarp yokuşun zirvesine, ancak son peygamber ve son kılavuz Hz. Muhammed (sav) ile varılır.47 Ne mutlu Kutlu Rehber"in izinden giden ve cennette vuslata eren müminlere...