Zâtî varlık (el-vücûdü"z-zâtî): Zâtî varlık hakiki varlıktır. Varlığın bizzat kendisidir.
Hissî varlık (el-vücûdü"l-hissî): Bir şeyin madde olarak var olmasıdır. Meselâ, gözle görülen varlıklar hissî varlıklardır.
Hayalî varlık (el-vücûdü"l-hayâlî): Hayalî varlık, duyularla zihnen canlandırılan varlıkların, hissen müşahade edilemeyenlerin suretidir. Hayalî varlık, tasavvur olarak insan zihninde mevcuttur, fakat dış âlemde mevcut değildir.
Aklî varlık (el-vücûdü"l-aklî): Aklî varlık, bir şeyin ruhu, mânâsı ve hakikati demektir. Aklın kavradığı bu şey, aklî varlıktır.
Şibhî varlık (el-vücûdü"ş-şibhî): Şibhî varlık; ne suretiyle ne hakikatiyle, ne histe ne hayalde ne de akılda bir şeyin bizâtihi var olmasıdır. Sadece benzetme yolu ile bir şeyin dilde var kılınmasıdır.
Gazâlî, hadislerde haber verilen varlıkları varlığın bu beş mertebesiyle izah eder. Örneğin, Buhârî ve Müslim"in Ebû Saîd el-Hudrî"den rivayet ettikleri bir hadiste269 Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"Ölüm (kıyamet günü) güzel bir koç şeklinde getirilir ve (cennet ile cehennem arasında tutulur). Bir münadi, "Ey cennet ehli!" diye seslenir ve cennet ehli koşuşarak gelir ve (koç şeklindeki ölüme) bakarlar. "Bunu tanıyor musunuz?" diye sorar. Onlar da, "Evet bu ölümdür." derler ve hepsi onu görmüş olurlar. Sonra münadi, "Ey cehennem ehli!" diye seslenir. Onlar da koşuşarak gelir ve ona bakarlar. Onlara da, "Bunu tanıyor musunuz?" diye sorar. Onlar da, "Evet, bu ölümdür." diye cevap verirler ve hepsi onu görmüş olurlar. Sonra bu koç (onların gözü önünde) kesilir. Sonra (aynı münadi), "Ey cennet ehli burada ebedîlik (hulûd) vardır, ölüm yoktur. Ey cehennem ehli size de ebedîlik var, ölüm yoktur." der." (Daha sonra Resûllullah) şu âyeti okur: "Her şeyin hükme bağlanacağı o onulmaz pişmanlıklar gününün (gelip çatacağı konusunda) onları uyar. Çünkü onlar hâlâ gaflet içindeler ve (o günün geleceğine) inanmıyorlar." 270
Gazâlî bu tür hadislerde geçen varlıkları hakiki varlık olarak telakki etmenin doğru olduğunu kabul etmediği gibi, bu tür hadislerin tamamını mecaz, teşbih veya istiare olarak görmenin de doğru olmadığını söyler. Ona göre ölüm bizâtihi bir koç şekline dönüşmeyecek fakat hem cennet ehli hem de cehennem ehli onu hissî bir varlık olarak bu şekilde tasavvur edecektir. Ölümün koça dönüşmesi ve boğazlanması, hariçte değil onların duyularında gerçekleşmiş olacaktır. Böylece artık âhirette ölümün varlığından ümitler kesilmiş olacaktır.271