sakındırmak (te’dîb ) çerçevesinde rehberlik yapmıştır. Bu çerçevede Hz. Peygamber’in bir tasarrufta bulunurken veya bir söz söylerken bunu hangi sıfatıyla yaptığı araştırılmalıdır.347
Genel olarak sünnet birkaç ana başlık altında sınıflandırılmıştır. Sahâbeden sonra sünneti bağlayıcılık açısından ilk tasnif eden âlimlerden birisi tâbiûn neslinin fakihlerinden Mekhûl’dür (112/730). Ona göre sünnet iki kısma ayrılır:
a) Sünneti farîza: Bu kısma giren sünnetin mutlaka kabul edilmesi ve gereğinin yapılması gereklidir ve terk edilmesi inkârla eş değerdir.
b) Sünnet-i fazîle: Bu kısma giren sünnete göre davranmak bir fazilettir; terk edilmesi ise hoş değildir.348
Mekhûl’e atfedilen bir başka sünnet taksimine göre, “Sünnet iki kısımdır. Birincisini yapmak hidayettir, ancak terk etmekte beis yoktur; Hz. Peygamber’in sürekli yapmadığı sünnetler gibi. İkinci kısmı da yine hidayettir, ancak terki dalâlettir; ezan, kâmet ve bayram namazı gibi.”349
Hanefî fakihler sünnet tasnifinde sünnet-i hüdâ ve sünnet-i zevâid tabirlerini kullanarak sünnete mahiyeti itibariyle farklı bir bakış açısı getirmişlerdir. Buna göre:
a) Sünnet-i hüdâ: Yerine getirilmesi dinî bir emir ve gereklilik olan sünnetlerdir. Bunu terk eden kimse bir kerâhet veya kötülük (isâet ) işlemiş olur. Namazı cemaatle kılmak, ezan ve kâmet gibi dinin şeâirinden olan hususlardaki sünnetler sünnet-i hüdâ kapsamındadır.
b) Sünnet-i zevâid: Hz. Peygamber’in, Allah katından bir tebliğ veya Allah’ın dinini açıklama niteliği taşımaksızın insan olarak yaptığı davranışlara “zevâid sünnet” veya “âdet sünneti” denilir. Hz. Peygamber’in giyim kuşam ve yeme içme tarzı, kişisel zevkleri, kına ile saç ve sakalını boyamış olması bu kapsama girer. Esasen bu fiiller dinî mükellefiyet çerçevesinde değildir. Yapılması dinen tavsiye de edilmemiştir. Bununla birlikte bir Müslüman, Hz. Peygamber’in bu tür davranışlarını ona olan sevgi ve bağlılığından dolayı yaparsa sevap kazanır ve övgüye lâyık olur. Terk ederse kınanmaz ve kötülük (isâet) işlemiş olmaz.350
Sünnet, Hz. Peygamber’in gösterdiği hassasiyet bakımından da ikiye ayrılmıştır:
a) Sünnet-i müekkede: Hz. Peygamber’in devamlı yaptığı, bağlayıcı ve kesin bir emir olmadığını göstermek için de nadiren terk ettiği fiillere