Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 315

Güneş ufukta kayboluyordu. Allah Resûlü yanında bulunan Ebû Zerr"e “Güneş nereye gidiyor, biliyor musun?” diye sordu. Ebû Zer, sahâbe-i kirâmın o nazik tavrı ile Peygamber Efendimize cevap verdi: “Allah ve Resûlü en iyisini bilir.” Allah Resûlü, bazı zamanlar anlatımda başvurduğu temsilî üslûpla sözünü sürdürdü: “Güneş Allah"ın arşı altında secde etmeye gidiyor...” Belli ki, Peygamber Efendimiz bu sözüyle, Kur"an"ın, “Güneşe ve aya değil, onları öylece Yaratan"a secde edin.” 1 diyerek temas ettiği câhiliye Araplarından bazılarının güneşe ilâhî bir kudret atfederek secde etmelerine işaret etmekteydi. Allah Resûlü böylece “Güneşin kendisi Allah"a secde edip dururken, nasıl olur da bazı insanlar güneşe ve aya secde ediyorlar!” demiş oluyordu. Bu hadiste Peygamber Efendimizin, Allah"ın hükümranlığının ve kudretinin bir göstergesi olarak, Arap dilinde hükümdarların tahtını ifade eden arş kelimesini zikretmesi, Kur"an"ın bu kelimeyi kullanma şekliyle tamamen uygunluk arz etmektedir. Zira arş, Kur"an"da “vech”, “yed”, “göklerin hazinelerinin anahtarları” gibi diğer bazı müteşâbih (birden fazla anlama gelme ihtimali taşıdığından ilk bakışta anlaşılması zor olan) kelime ve ifadelerle birlikte, Allah"ın sonsuz kudret ve otoritesini anlatmak için kullanılmaktadır.

Allah Resûlü, Allah"ın kudretinin büyüklüğü karşısında insanı, hayranlık ve hürmet hisleriyle yalnız O"na tazim etmeye çağıran ilgi çekici bu alegorik anlatımını şöyle sürdürdü: “(Allah"ın arşı altında secdeye kapanmış olan) güneş, (işlevini sürdürme arzusunun) kabul edilmesini ister, güneşe izin verilir. Fakat güneşin Allah"ın arşı altında secdeye durmak için izin isteyip de kendisine izin verilmeyeceği gün gelmek üzeredir. O zaman güneşe, "Geldiğin yere dön!" denilecektir. Güneş o zaman batıdan doğacaktır. Bu durum, “Güneş bir yörüngeye göre hareket eder. Bu sonsuz izzet ve ilim sahibi Allah"ın takdir ettiği (süreye kadardır.)” 2 âyetinin bir izahıdır.” 3

Allah Resûlü"nün çarpıcı anlatımı kıyametin kaçınılmaz oluşunu anlatan sahne ile tamamlanmıştır. Bu anlatım Kur"an"ın gök cisimleriyle ilgili diğer pek çok tasvir ve haberi ile iyice derinlik kazanmakta, zerreden devasa galaksilere kadar her şeyin ilâhî huzura dönüşe tâbi olduğu insan

    

Dipnotlar

1 Fussilet, 41/37.

وَمِنْ اٰيَاتِهِ الَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَالشَّمْسُ وَالْقَمَرُۜ لَا تَسْجُدُوا لِلشَّمْسِ وَلَا لِلْقَمَرِ وَاسْجُدُوا لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَهُنَّ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ ﴿37﴾

2 Yâsîn, 36/38.

وَالشَّمْسُ تَجْر۪ي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَاۜ ذٰلِكَ تَقْد۪يرُ الْعَز۪يزِ الْعَل۪يمِۜ ﴿38﴾

3 B3199 Buhârî, Bed’ü’l-halk, 4.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ يُوسُفَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الأَعْمَشِ عَنْ إِبْرَاهِيمَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِى ذَرٍّ - رضى الله عنه - قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لأَبِى ذَرٍّ حِينَ غَرَبَتِ الشَّمْسُ « تَدْرِى أَيْنَ تَذْهَبُ » . قُلْتُ اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَعْلَمُ . قَالَ « فَإِنَّهَا تَذْهَبُ حَتَّى تَسْجُدَ تَحْتَ الْعَرْشِ ، فَتَسْتَأْذِنَ فَيُؤْذَنَ لَهَا ، وَيُوشِكُ أَنْ تَسْجُدَ فَلاَ يُقْبَلَ مِنْهَا ، وَتَسْتَأْذِنَ فَلاَ يُؤْذَنَ لَهَا ، يُقَالُ لَهَا ارْجِعِى مِنْ حَيْثُ جِئْتِ . فَتَطْلُعُ مِنْ مَغْرِبِهَا ، فَذَلِكَ قَوْلُهُ تَعَالَى ( وَالشَّمْسُ تَجْرِى لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ ) » .