Onlar güneş ve ay tutulmasını bazı sosyal olaylara bağlıyorlardı. Allah Resûlü, “Yıldız bir kimsenin ölümü ve doğumu için atılmaz.” diyerek bu bâtıl inancı da ortadan kaldırmayı hedeflemiştir.21 Yine Allah Resûlü, “Azamet ve Celâl sahibi Rabbimiz, bir işe hükmettiğinde (bu hükümden haberdar olan) arşı taşıyan melekler Allah"ı tesbih ederler. Sonra da onları takip eden melekler tesbih ederler. Daha sonra da onlardan sonraki semanın melekleri tesbihe kalkarlar. Böylece yedinci kata kadar bütün melekler tesbihatta bulunurlar. Daha sonra arşı taşıyan meleklere, onların ardında bulunan melekler, “Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. Onlar da ne söylendiğini haber verirler. Böylece bu haber, dünya semasına gelinceye kadar sema ehli arasında dolaşır...” 22 demek suretiyle arş kavramı etrafında göklerin, yerin ve her şeyin hükümranlığının Allah"a ait olduğunu anlatmıştır. “Biz dünya semasını kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan mermiler yaptık. Onlara alevli ateşler de hazırladık.” 23 âyeti bu alegorik anlatıma fizik ve fizik ötesi hakikatleri birleştiren bir pencereden bakmaktadır. Zira hem dünyevî hem de uhrevî âlemin yegâne sahibi Allah"tır ve bu âlemlerde meydana gelen her şey belli bir hesaba göre O"nun iradesiyle gerçekleşmektedir.
Allah Resûlü"nün on sekiz aylık oğlu İbrâhim vefat ettiği gün güneş tutulmuştu. Câhiliye muhayyilesi ile düşünmekten henüz kurtulamamış bazı kişiler, güneş ve ay tutulmasını İbrâhim"in ölümüne gökyüzünün yas tutması şeklinde açıklamak istediler. Allah Resûlü"nün oğlunun vefatı ile güneş tutulmasının art arda gelmesi onlarda güneşin İbrâhim"in ölümünden dolayı tutulduğu kanaatini uyandırmıştı. Bunun üzerine Allah Resûlü onları uyardı ve “Güneş ve ay, Allah"ın âyetlerinden iki âyettir. Hiç kimsenin ölümünden ya da doğumundan dolayı tutulmazlar. Bunları (güneş veya ayın tutulduğunu) gördüğünüz zaman Allah"ı zikredin, tekbir getirin, namaz kılın ve sadaka verin.” 24 Resûl-i Ekrem"in bu hadisi, gök cisimleri ile önemli bazı olaylar arasında bağ kurmanın yanlışlığına dikkat çekmekte ve güneş ya da ay tutulması durumunda Müslümanların ne yapacakları yolunda tavsiyede bulunmaktadır.
Güneş tutulması esnasında insanlar ilk anda ne olduğunu tam anlayamadıkları için şaşkınlıklarını gizleyemediler. Bazıları kıyametin koptuğunu sandı, kimileri de mescide koştu. Allah Resûlü mescide giderek insanların namaza çağrılmasını istedi. Hz. Ebû Bekir"in kızı Esmâ da mescide gelenlerin arasındaydı. Esmâ, kız kardeşi Hz. Âişe"nin mescitte namaz kıldığını gördü. Az sonra Hz. Âişe"ye, “Bu bir âyet (kıyamet alâmeti)