Buhârî"nin naklettiğine göre, Hz. Ömer"in halifeliği döneminde, Bahreyn dolaylarındaki büyük Arap kabilelerinden Abdülkays kabilesine mensup olan Câbir (veya Cüveybir) isminde zeki ve güzel konuşma kabiliyetine sahip bir kişi, bir ihtiyacı nedeniyle Hz. Ömer"e gelir. Ona ihtiyacını anlattıktan sonra dünyayı kötüleyen ve küçük gören bir konuşma yapar. Bu arada Hz. Ömer"in yanında beyaz saçlı ve beyaz elbiseli bir zât da vardır. Câbir sözünü bitirince, o zât ona şunları söyler: “Bütün söylediklerini münasip görebilirim, ancak dünyayı kötüleyen sözlerini değil! Sen dünyanın ne olduğunu biliyor musun? Dünya öyle bir yerdir ki, orada bizim âhirete götüreceğimiz tedarikimiz ve azığımız vardır. Orada, âhirette karşılığını göreceğimiz amellerimiz vardır.”Bunun üzerine Câbir, kendi ifadesiyle, “dünya hakkında kendisinden daha bilgili olan” bu zâtın kim olduğunu sorar Hz. Ömer"e. Müminlerin Emiri,“Bu zât, Müslümanların efendisi Übey b. Kâ"b"dır.” cevabını verir.17 Übey b. Kâ"b, Rabbimizin övgüsüne mazhar olan18 ve ilmi sebebiyle Allah Resûlü tarafından takdir ve tebrik edilen19 bilge bir sahâbîdir.
Bir başka bilge sahâbî Hz. Ali de, dünya için, “Allah"ın peygamberlerinin mescidi, vahyin iniş yeri, meleklerin namazgâhı, Allah dostlarının mekânı, Allah"ın rahmetinin kazanıldığı ve cennetin hak edildiği yer” ifadelerini kullanır ve dünyaya olumsuz bir gözle bakılmamasını tavsiye eder.20
Dünyanın konumu ve değeri hususunda en açık bilgiler Kur"ân-ı Kerîm"de yer alır. Dünya ile ilgili âyetler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, ne dünyevîleşmenin (sekülerleşmenin) ne de uhrevîleşmenin (ruhbanlaşmanın) İslâm açısından arzu edilen bir şey olduğu; bilakis asıl vurgunun dünya ve âhiret arasındaki denge üzerine olduğu görülür: “Allah"ın sana verdiğinden (O"nun yolunda harcayarak) âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma!” 21
Bazı âyetlerde ise, dünyanın bir oyun ve eğlence, bir süs, insanlar arasında bir övünme vesilesi, mal ve evlât sahibi olma isteği ve aldatıcı bir meta olduğundan söz edilir.22 Ancak bu âyetler, bilhassa dünya hayatından başka hiçbir hayata inanmayan23 ve dünyaya âdeta taparcasına bağlı olan kimselere24 hitap etmektedir. Onların dünyaya olan aşırı tutkularını törpülemek, onları mânevî ve uhrevî bir hayata hazırlamak için durumlarına uygun bir üslûp kullanılmıştır.
Kur"an"da da hadislerde de, dünya sırf dünya olduğu için yerilmiş ve kötülenmiş değildir. Yerilen, âhirete tercih edilmiş bir dünya hayatıdır.25