“Şüphesiz Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Dikkat edin, Allah uyulması gereken sorumlulukları belirlemiş, kanunlarını bir bir ortaya koymuş, hadleri ve sınırları tayin etmiş, helâl ve haram olanları belirleyerek dini ortaya koymuştur. O, dini kolay, müsamahalı ve genişliklerle dolu bir din olarak vazederken, onu asla daraltmamıştır.” 30
Hz. Peygamber (sav) bir hadisinde dini zorlaştırmayı âdeta dinle rekabet etmeye kalkışmak olarak ifade ederken, dinî yaşantıda esas almamız gereken ölçüyü de belirlemiştir. Merhamet Elçisi (sav) bir hadisinde bu hususu şöyle dillendirmiştir: “Din kolaylıktır. Bir kişi takatinin üstünde ibadete kalkışırsa din karşısında âciz kalır. Bunun için aşırıya kaçmayın, dosdoğru yolu tutun ve (salih amellerden alacağınız mükâfattan ötürü) sevinin. Sabah, akşam ve gecenin bir kısmında (dinç olduğunuz vakitlerden) yararlanın (ki taat ve ibadetinize devam edin). ”31 Efendimizin bu uyarısına rağmen tarih içerisinde zaman zaman insan eliyle dinî hayatın zor yaşanır hâle getirildiği zamanlar olmuştur. Aslında dinin, zorlaştırılmaya müsait bir yapıya sahip olduğu da unutulmamalıdır. Enes b. Mâlik"e atfedilen bir rivayet, Allah Resûlü"nün, “Bu din güçlüdür, onda rıfk ve yumuşaklıkla ilerleyin.” şeklindeki32 sözü, dinî yaşantılarını kolaylaştırma üzerine bina etmeleri yönünde Müslümanlara bir uyarı niteliğindedir. Dolayısıyla dinin kendisi kolay olmasına rağmen onu zorlaştırmak mümkündür. “Dine rıfk ile yaklaşmak”, insanın tüm ilişkilerini Allah"ın rızasına uygun, dengeli bir yapıya kavuşturması, her davranışında tedrîcîliği esas alan bir ölçüye ve itidale sahip olmasıdır.
Özü itibariyle “hanîf” ve “kolay” olan İslâm dini sadece soyut itikad esaslarına, teorik kabuller manzumesine indirgenebilecek bir din değildir. “Cibrîl hadisi” olarak bilinen rivayette “iman”, “İslâm” ve “ihsan”ın ne olduğunu öğreten vahiy meleği için Allah Resûlü, “Cibrîl size dininizi öğretti.” 33 demiştir. Hadiste geçen “iman”ın dinin inanç boyutunu, “İslâm”ın, ibadet ve muâmelât, “ihsan”ın ise ahlâk boyutunu ifade ettiği söylenebilir. Bu, İslâm dininin sadece vicdanlara gizlenen bir duygudan ibaret olmadığını gösterir. Dinin davranışsal boyutları da vardır ve insanlardan talepleri dünyaya yöneliktir. İnsanlar bu taleplerle ilgili ortaya koyduklarının karşılığını âhirette göreceklerdir. Dolayısıyla din, dünyada gerçekleştirilmesi talep edilen ilâhî istekler manzumesidir. Bu itibarla İslâm"ın ayrılmaz bir parçası da ibadet alanıdır. Hz. Peygamber"in, “Namaz dinin direğidir.” 34 demesi boşuna değildir. Yine Efendimizin (sav) “ibadetin özü” olarak ifade ettiği dua da35 namaz gibi hayatımızı anlamlandıran, bizi yalnızlık ve terk