kendilerini kaptırmamaları konusunda onları uyarmıştı. Sahâbîlerden birinin sorduğu soruya cevap vermek istediği sırada kendisine vahiy geldi. Olayı anlatan Ebû Saîd el-Hudrî"nin (ra) bildirdiğine göre, vahyin bitmesinin ardından Resûlullah (sav) "alnından boşanan terleri silerek" konuşmasını sürdürmüştü.28
Vahiy kâtiplerinden Zeyd b. Sâbit (ra) ise, Allah Resûlü"nün (sav), kendisine "cihada katılanlarla katılmayanların aynı düzeyde olamayacaklarını" belirten âyeti29 yazdırdığı sırada gelen ikinci bir vahyin tesirini şöyle anlatır: “Vahiy geldiği sırada Resûlullah"ın (sav) dizi, benim dizimin üzerindeydi. Vahyin ağırlığından dizi bana o kadar ağır geldi ki, dizim ufalanıp dağılacak diye korktum. Sonra bu hâl ondan gitti ve âyetin devamı gelmiş oldu.”30 Vahyin nasıl geldiğini merak eden sahâbîlerden Ya"lâ b. Ümeyye de, Resûlullah"ın o sırada güneşten korunmak için üzerine çekilen bir örtünün altında vahiy almakta olduğu haber verilince onu izlediğini, vahyin sıkleti ile yüzünün nasıl kızardığını, nefes almasının nasıl değiştiğini anlatmıştır.31
Hâris b. Hişâm (ra) da Allah Resûlü"nün vahiy alışına dair ayrıntıları merak edenlerdendi. Ebû Cehil"in kardeşi, Hâlid b. Velîd"in amcazadesi olan Hâris, Mekke fethedildiği gün Müslüman olmuştu. O, Hz. Ömer zamanında Şam"ın fethine katılmış, malıyla canıyla cihad etmiş bir sahâbî idi.32 Hâris b. Hişâm bir gün Allah Resûlü"ne, “Yâ Resûlallah, sana vahiy nasıl geliyor?” diye sordu. Allah Resûlü (sav) şöyle buyurdu: “Bazen zil/çan sesi gibi geliyor ki, bana en ağır geleni de budur. (Uğultu) kesildiğinde (vahyin bana) söylediklerini tam olarak kavramış ve ezberlemiş oluyorum. Bazen de melek bana insan şeklinde görünüyor, benimle konuşuyor ve ben de onun dediklerini kavramış ve ezberlemiş oluyorum.” 33
Hadiste bir insana vahiy gelmesinin kişisel çalışma ve çabasının ürünü olmadığına işaret edilmektedir. Uğultuya benzetilen, aslında mahiyeti tam olarak bilinemeyen bir şekilde vahyin gelişidir. Bu, fizik âleme özgü bir yapıya sahip olan Hz. Peygamber"in metafizik âleme ait nuranî varlıkla irtibata geçmesi anlamını taşımaktadır. Meleğin insan şeklinde gelip konuşması ise, vahyi getiren aracının beşer düzeyine ve dünyasına indirgenmesi anlamına gelmektedir ki, vahyi alma şekillerinin Hz. Peygamber açısından en kolayı budur. Cebrail, beşerî öğrenme ve öğretme yöntemlerinden farklı olarak, ani ve dolaysız bir şekilde bilgiyi Allah Resûlü"nün kalbine yerleştirmektedir. Vahiy olarak gelen ilâhî bilgi Allah Resûlü"nün