hac konusunda da, “Hac ibadetinin gereklerini benden öğrenin.” 30 buyurarak haccın menasikini de yaşayarak öğretmişti. Bu ve benzer birçok ibadetin uygulanışı sünnetten öğrenilmekteydi. Nitekim Hayber"in fethi esnasında İslâm"la şereflenen İmrân b. Husayn31 mescitte oturduğu bir esnada, şefaat ile ilgili konuşurlarken adamın biri, “Ey Ebû Nüceyd! Bize Kur"an"da bulunmayan konulardan bahsediyorsunuz!” diyerek onun Kur"an"dan değil de Hz. Peygamber"in sünnetinden bahsetmesinden rahatsız olmuştu. Bunun üzerine İmrân öfkelenerek:
—Sen Kur"an"ı okuyorsun (değil mi?)
—Evet.
—Akşam namazının üç, yatsı namazının dört, sabah namazının iki, öğle namazının dört, ikindi namazının dört rekât olduğunu Kur"an"da bulabiliyor musun?”
—Hayır.
—Bu hususları nereden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de bunları Resûlullah"tan (sav) öğrendik. Siz her kırk dirhem için bir dirhem, şu kadar sürüsü olana şu kadar koyun; şu kadar devesi olana şu kadar deve zekât vereceğine dair Kur"an"da bir hüküm bulabiliyor musun?
—Hayır.
—Bu hususları nereden öğrendiniz? Biz onları Resûlullah"tan (sav) öğrendik. Siz de bizden. Yine “Kur"an"da "…Beyt-i Atîk"i tavaf etsinler." buyruluyor.32 Tavafın yedi (şavt) olduğunu, Makâm-ı İbrâhîm arkasında iki rekât namaz kılınacağını Kur"an"da bulabiliyor musun? Bu hususları kimden öğreniyorsunuz? Bizden öğrenmiyor musunuz? Biz bunları da Allah"ın Peygamberi"nden (sav) öğrendik.” dedi.33 Aralarındaki konuşma bu minval üzere devam ettikten sonra adam “Beni ihya ettin, Allah da seni ihya etsin!” diyerek İmrân b. Husayn"ın haklı olduğunu kabul etti.34
Yine Abdullah b. Ömer, kendisine, “Biz Kur"an"da korku namazını ve hazar namazını (barış ve güven zamanında meskûn olduğun yerde kılınan namazı) bulduğumuz hâlde, (neden) sefer namazını bulamıyoruz?” diye sorulduğunda, “Biz bir şey bilmezken, Allah bize Muhammed"i gönderdi ve biz de onun ne yaptığını görmüşsek, öyle yapıyoruz.” cevabını vermişti.35
“Onlar, yanlarındaki Tevrat"ta ve İncil"de yazılı buldukları Resûl"e, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar…” 36 âyeti,