Son derece kısa ve sade yapısıyla kelime-i tevhid, aslında İslâm inancının anahtarı konumunda olup, gayet zengin bir anlam alanına sahiptir. Sadece inanç esaslarının temelini oluşturmakla kalmayan bu ifade, İslâm kültür ve medeniyetinin en ince detaylarına kadar etki etmiştir.
Bir kimsenin mümin veya Müslüman sayılabilmesi için her şeyden önce kelime-i şehâdet veya kelime-i tevhidde ifade edilen, “Allah"tan başka ilâh olmadığını ve Muhammed"in (sav) Allah"ın Resûlü olduğunu” beyan yani ikrar etmesi gerekir. Böylece kişi bu ikrarıyla “Ehl-i tevhid” denilen inananlar topluluğuna iştirak etmiş olur. Bu temelden hareketle imanın esasının kalbin tasdikinden ibaret olduğu belirtilmiştir.5 Zira Kur"an âyetlerinde iman, sadece dil ile ikrara yani sözlü beyana değil, aynı zamanda kalbin tasdikine yani onayına bağlanmıştır.6
Kelime-i şehâdetin İslâm ve iman esaslarındaki önceliği, birçok hadis-i şerifte önemle vurgulanır. “Cibrîl hadisi” diye meşhur olan hadis-i şerifte anlatıldığına göre bazı sahâbîlerin de bulunduğu bir mecliste, insan suretinde gelen Cebrail (as) ile Peygamberimiz (sav) arasında İslâm, iman ve ihsan kavramlarının ne olduğu konusunda sorulu cevaplı bir konuşma yaşanmıştır. Bu konuşmada Cebrail"in (as) “İslâm nedir?” sorusuna Hz. Peygamber,“...İslâm, Allah"tan başka ilâh olmadığına, Muhammed"in de Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet etmen; namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün yeterse Kâbe"yi haccetmendir.” 7 diye cevap vermiş; “İman nedir?” sorusuna da, “Allah"a iman etmendir.” cevabıyla başlayıp ardından diğer iman esaslarını sıralamıştır.8 Yine başka bir hadis-i şerifte, “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allah"tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed"in Allah"ın Resûlü olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.”9 buyuran Hz. Peygamber, kelime-i şehâdet cümlesini bu esasların başında zikretmiştir. Ayrıca Muâz b. Cebel"i Yemen"e, Ehl-i kitaptan bir topluma vali olarak gönderirken “Oraya vardığında önce onları, Allah"tan başka ilâh olmadığına ve benim Allah"ın Resûlü olduğuma (inanmaya) çağır...” 10 diye talimat verip namaz ve zekât gibi dinin diğer emirlerini sonra zikretmesi, kelime-i şehâdetin, dini tebliğde ilk ve en önemli adım olduğunu göstermektedir.
Kelime-i şehâdet, İslâm"a girişi simgeleyen anahtar bir cümle olması yanında, kişinin dünya ve âhiret saadetini sağlayan bir kılavuz niteliğindedir. Resûlullah (sav), “Lâ ilâhe illâllâh” diyen kimsenin canının ve malının dokunulmaz olduğunu,11 savaşta düşman saflarında yer alsa dahi “lâ ilâhe illâllâh”