insanlara Allah"ın mesajını ulaştıran Peygamber"e itaat de kulu, Allah"a itaate yönlendirir. Nitekim “Kendi aranızdan, size âyetlerimizi okuyan, sizi her türlü kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti (sünneti) öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” 27 âyeti bu gerçeği ortaya koymaktadır. Peygamberler, Allah"ın emirlerini insanlara ulaştıran elçiler oldukları için bu elçilere itaat, Allah"a itaatle özdeş kabul edilmiştir. Buna dikkat çekmek isteyen Allah Resûlü, “Bana itaat eden, Allah"a itaat etmiştir. Bana isyan eden, Allah"a isyan etmiştir...” 28 buyurur. Aynı durum bir âyet-i kerimede de şu şekilde vurgulanmıştır: “Kim peygambere itaat ederse, Allah"a itaat etmiş olur. Kim yüz çevirirse, (bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” 29
İlâhî hitabın müminlerin kendisine itaat etmesini istediği Hz. Peygamber risâlet/peygamberlik döneminden önce de toplumda itibar sahibi, güvenilen ve insanlar tarafından sevilen bir şahsiyetti. Bu kabil özellikleri ve insanlık için numune-i imtisal olması itibariyle müminlerden Hz. Peygamber"e sadece itaat etmeleri istenmemiş, aynı zamanda imanın bir gereği olarak onu her şeyden ve herkesten çok sevmeleri de istenmiştir. Bir keresinde Ömer b. Hattâb (ra) Hz. Peygamber"e, “Ey Allah"ın Resûlü! Sen bana, canım hariç her şeyden daha sevimlisin.” der. Bunun üzerine Peygamberimiz ona, “Ey Ömer! Allah"a yemin ederim ki, sen, beni canından daha fazla sevmedikçe olgun mümin olamazsın.” diyerek karşılık verir. Allah Resûlü"nden bu sözü duyan Hz. Ömer, “Vallahi şimdi sen bana canımdan daha sevimlisin.” deyince, Peygamber Efendimiz, “Şimdi imanın kemale ermiştir Ey Ömer!” 30 buyurur. Bu meyanda, Allah Resûlü"nden, “Hiçbiriniz beni babasından, evlâdından ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe gerçekten iman etmiş olmaz.” 31 sözünü işiten sahâbe-i kirâm, Allah Resûlü"ne sevgi, tazim ve itaatlerini, mallarını ve canlarını onun yolunda ortaya koyarak göstermişlerdir.32
Hz. Peygamber"in Allah"tan aldığı nebevî öğretiler hususunda Müslümanlara muhayyerlik hakkı tanınmamış, inananlardan Peygamber"e tam mânâsıyla teslim olmaları istenmiştir.33 Bu bağlamda Allah Resûlü"ne itaat etmek, onun rızasına ve hoşnutluğuna ulaşmanın en değerli yoludur. Nitekim Huneyn Savaşı sonrasında yaşananlar, bu konuda etkileyici bir örnektir. Savaşta elde edilen ganimetlerin paylaştırılması esnasında Allah Resûlü, Mekkelilerden yeni Müslüman olanlara yüzer deve dağıtmaya başlayınca, Medineli Müslümanlardan bazıları rahatsız olmuş, bu dağıtımdan hoşnut olmadıklarını dile getirmişlerdi. Söylentileri duyan Hz. Peygamber ensarı bir araya topladı ve onlara, “Kulağıma gelen bu sözleriniz ne demek