Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 525

oluyor?” diye sordu. Ensarın önde gelenleri, “Ey Allah"ın Resûlü, söz sahibi/aklı başında olanlarımız hiçbir şey söylemediler. Fakat yeni yetme gençler, "Allah, Resûlullah"ı bağışlasın. Kılıçlarımızdan hâlâ onların kanları damlarken, bizi bırakıp Kureyşlilere veriyor." diye söylendiler.” diyerek Efendimize durumu arz ettiler. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Ben küfürden yeni kurtulmuş bazı insanlara onları İslâm"a ısındırmak için (bolca) verdim. Onlar ganimet mallarıyla evlerine dönerken, siz Allah"ın Resûlü"yle evlerinize dönmeye razı değil misiniz? Vallahi sizin götüreceğiniz, onların götürdüklerinden çok daha hayırlıdır.” buyurunca, ensar, hep bir ağızdan, “Ey Allah"ın Resûlü! Bizler razıyız. ” diyerek cevap verdiler.34

Peygamber Efendimize itaat etmek, onun yolundan gitmek, Kur"an"ın ifadesiyle, Allah"ı sevmenin göstergesi, Allah"ın sevgisine mazhar olmanın ve günahların bağışlanmasının da ön koşuludur.35 Bunun için Allah Resûlü"ne itaat anlamına gelecek her türlü düşünce, inanç, söz ve davranış, Allah"ın sevgisine ulaşmanın vesilesi olacaktır. Bu bağlamda farz, vacip, nâfile olan ibadetler ve Allah"ın rızasını kazanmak amacıyla yapılan her türlü salih ameller de itaatin tezahürüdür. Ayrıca Allah"ı sevmek, Allah için sevmek, Allah"ın sevdiklerini sevmek, Allah"tan gelene razı olmak, Peygamber"i sevmek, yaptıklarını Allah için yapmak, terk ettiklerini Allah için terk etmek, Allah"tan korkmak, Allah"ın koyduğu sınırları aşmamak, Allah"tan hayâ etmek, Allah"a dua etmek, Allah"a tevbe etmek gibi davranış ve duygular da itaatin diğer yansımalarıdır.

Peygamberlik görevi gereği insanlara tebliğ ettiği nebevî ölçülerde Allah"ın Elçisi"ne itaat şarttır ancak Sevgili Peygamberimiz, kendisinin nebevî yönüyle alâkalı olmayan, deney ve tecrübe gibi hayat boyu kazanılan birikimle çerçevesini belirlediği alanlarda kendisine itaatin şart olmadığını ifade etmiştir. Bu bağlamda Hz. Peygamber bir ticaret şehri olan Mekke"den ziraat şehri Medine"ye hicret ettiğinde yaşanan hurma ağaçlarını aşılama olayı en güzel örneklerden biridir. Resûlullah, hurmaları aşılayan Medinelilere ne yaptıklarını sormuş, onlar da aşı yaptıklarını ve bunun öteden beri yapılan bir şey olduğunu söylemişlerdi. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Sanırım bunu yapmasanız daha hayırlı olur.” şeklinde kanaat belirtmişti. Medineliler Hz. Peygamber"i dinleyerek aşılamayı bırakmışlar ve bunun neticesinde hurmalarından az ürün almışlardı. Durumu Hz. Peygamber"e arz ettiklerinde o, şöyle buyurmuştu:“Ben ancak bir insanım, size dininizle ilgili bir şey emredersem onu alın, kendi görüşüme göre bir şey

    

Dipnotlar

34 M2436 Müslim, Zekât, 132.

حَدَّثَنِى حَرْمَلَةُ بْنُ يَحْيَى التُّجِيبِىُّ أَخْبَرَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ أَخْبَرَنِى يُونُسُ عَنِ ابْنِ شِهَابٍ أَخْبَرَنِى أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ أَنَّ أُنَاسًا مِنَ الأَنْصَارِ قَالُوا يَوْمَ حُنَيْنٍ حِينَ أَفَاءَ اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَمْوَالِ هَوَازِنَ مَا أَفَاءَ فَطَفِقَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُعْطِى رِجَالاً مِنْ قُرَيْشٍ الْمِائَةَ مِنَ الإِبِلِ فَقَالُوا يَغْفِرُ اللَّهُ لِرَسُولِ اللَّهِ يُعْطِى قُرَيْشًا وَيَتْرُكُنَا وَسُيُوفُنَا تَقْطُرُ مِنْ دِمَائِهِمْ . قَالَ أَنَسُ بْنُ مَالِكٍ فَحُدِّثَ ذَلِكَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم مِنْ قَوْلِهِمْ فَأَرْسَلَ إِلَى الأَنْصَارِ فَجَمَعَهُمْ فِى قُبَّةٍ مِنْ أَدَمٍ فَلَمَّا اجْتَمَعُوا جَاءَهُمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ « مَا حَدِيثٌ بَلَغَنِى عَنْكُمْ » . فَقَالَ لَهُ فُقَهَاءُ الأَنْصَارِ أَمَّا ذَوُو رَأْيِنَا يَا رَسُولَ اللَّهِ فَلَمْ يَقُولُوا شَيْئًا وَأَمَّا أُنَاسٌ مِنَّا حَدِيثَةٌ أَسْنَانُهُمْ قَالُوا يَغْفِرُ اللَّهُ لِرَسُولِهِ يُعْطِى قُرَيْشًا وَيَتْرُكُنَا وَسُيُوفُنَا تَقْطُرُ مِنْ دِمَائِهِمْ . فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « فَإِنِّى أُعْطِى رِجَالاً حَدِيثِى عَهْدٍ بِكُفْرٍ أَتَأَلَّفُهُمْ أَفَلاَ تَرْضَوْنَ أَنْ يَذْهَبَ النَّاسُ بِالأَمْوَالِ وَتَرْجِعُونَ إِلَى رِحَالِكُمْ بِرَسُولِ اللَّهِ فَوَاللَّهِ لَمَا تَنْقَلِبُونَ بِهِ خَيْرٌ مِمَّا يَنْقَلِبُونَ بِهِ » . فَقَالُوا بَلَى يَا رَسُولَ اللَّهِ قَدْ رَضِينَا . قَالَ « فَإِنَّكُمْ سَتَجِدُونَ أَثَرَةً شَدِيدَةً فَاصْبِرُوا حَتَّى تَلْقَوُا اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنِّى عَلَى الْحَوْضِ » . قَالُوا سَنَصْبِرُ .

35 Âl-i İmrân, 3/31.

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُون۪ي يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ ﴿31﴾