Yüce Allah mesajını iletmek üzere kulları arasından seçtiği peygamberlerini elçilikle görevlendirmiş ve insanlardan bu elçilere iman etmelerini istemiştir. Dolayısıyla peygambere iman sadece onun peygamber oluşunu kabul ve tasdikten ibaret değil, Allah"tan getirdiği büyük küçük her şeyi kabul etmek ve bunlara iman etmektir. Hz. Peygamber"in, “(İman) Allah"a, meleklerine, kitabına, O"na kavuşmaya, peygamberlerine iman etmendir. (Aynı şekilde) öldükten sonra son dirilişe iman etmendir.” şeklindeki iman tanımı içerisinde yer alan6 ve Kur"an"da da iman esaslarından biri olarak zikredilen peygamberlere iman7 aslında diğer iman esaslarının da temelini oluşturur. İnsan, aklıyla Yüce Yaratıcı"yı bilme ve O"na inanma yetisine sahip olmakla birlikte Allah"ın buyruklarını ancak göndermiş olduğu peygamberleri aracılığıyla öğrenebilmiştir. Allah Teâlâ hiçbir “ilâhî kitabı” yeryüzüne peygambersiz göndermemiştir. Oysa kendilerine kitap verilmeyen pek çok peygamber, yanlış inançlara yönelen halka doğru yolu göstermek üzere gönderilmiştir. Bir başka deyişle, kitap getirmeyen peygamber çoktur ama peygambersiz gönderilen kitabın örneği yoktur. Dolayısıyla Allah"ın Kitabı"na iman etmek için öncelikle bu kitabın kendisine gönderildiği peygambere iman etmek gerekir. Yine âhiret, melekler, kaza ve kader gibi diğer iman esasları hakkında bilgi veren de peygamberdir. Kur"an"da Allah, insanlara peygamber gönderme sebebini şöyle açıklar: “Andolsun biz, her ümmete, "Allah"a kulluk edin, tâğûttan kaçının." diye peygamber gönderdik.” 8 Bu anlamda peygamberlere iman, bütün yönleriyle vahye ve tevhide imanın temelini oluşturur ve bu, ilâhî dinlerin ayırt edici özelliğidir.
Peygamberler, Allah"ın insanlar arasından seçip görevlendirdiği elçileridir.9 Onların hepsi, kendilerinden sonra insanların Allah"a karşı bahaneleri kalmasın diye müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderilmişlerdir.10 Kur"an"da, Allah"ın kullarına peygamber göndermesinin bir lütuf oluşu şöyle ifade edilmiştir: “Andolsun, Allah, müminlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyan, onları arıtıp tertemiz yapan, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lütufta bulunmuştur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.” 11
Allah"ın mesajını iletmekle görevli olan bu elçiler, Allah"tan aldıkları mesajı aynen aktarmakla yükümlüdürler. Bu mesaja ekleme yahut çıkarma yapamazlar. Bununla ilgili olarak Kur"an"da şöyle buyrulur: “Eğer (peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı mutlaka onu kudretimizle yakalardık. Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.” 12