Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 578

Mekkelilerin asırlardır kulaktan duyma bilgilerle de olsa bu konularda mâlûmatları vardı. Bundan dolayıdır ki Allah Resûlü, kendisinin peygamber olduğunu bildirince Kureyşliler, daha önceki ümmetlerde görülen benzer taleplerle Allah Resûlü"ne geldiler ve şöyle dediler: “Yerden bize bir pınar fışkırtmadıkça yahut senin hurmalardan, üzümlerden oluşan bir bahçen olup aralarından şarıl şarıl ırmaklar akıtmadıkça yahut iddia ettiğin gibi, gökyüzünü üzerimize parça parça düşürmedikçe yahut Allah"ı ve melekleri karşımıza getirmedikçe yahut altından bir evin olmadıkça ya da göğe çıkmadıkça sana asla inanmayacağız. Bize gökten okuyacağımız bir kitap indirmedikçe göğe çıktığına da inanacak değiliz. De ki: Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim. İnsanlara Kur"an geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, "Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?" demeleri engel olmuştur. De ki: Eğer yeryüzünde yerleşip dolaşanlar melekler olsaydı elbette onlara gökten bir melek peygamber gönderirdik.” 5

Mucize; peygamberlere Allah tarafından bahşedilen, onların peygamberliğini kanıtlayan ve diğer insanları da bir benzerini meydana getirmekten âciz bırakan, olağanüstü olaylar diye tarif edilir. Peygamberler tarihine bakıldığında biri peygamberliğin ispatı, diğeri bunu inkâr edenlerin helâkı olmak üzere mucizelerin iki şekilde verildiği görülür. Nitekim Kur"ân-ı Kerîm, önceki peygamberlerin nübüvvetini ispat sadedinde cereyan eden mucizeleri, bunları görenlerin takındıkları tavırları ve Yüce Allah"ın buna karşılık onları cezalandırmasını ayrıntılı bir şekilde anlatır. Nitekim Hz. Musa"nın kıssası bu konudaki en mufassal anlatıyı oluşturur:

“Musa, (Firavun"a geldi ve şöyle dedi) "Ey Firavun! Ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilen bir peygamberim. Benim görevim Allah hakkında sadece gerçeği söylemektir. Size Rabbinizden bir mucize getirdim, İsrâiloğulları"nı bırak (onlara özgürlüklerini ver) benimle gelsinler." dedi. Firavun, "Eğer gerçekten bir mucize getirdiysen ve doğru söylüyorsan onu göster bakalım." diyerek cevap verdi. (Bunun üzerine) Musa, asâsını yere bıraktı ve o anda asâ sahici bir yılan oluverdi. Musa elini koynuna sokup çıkardı. Birdenbire o el, seyredenlere bembeyaz göründü.

Firavun halkının ileri gelenleri şöyle dediler: "Evet bu adam gerçekten işini iyi bilen bir sihirbaz! Sizi memleketinizden çıkarmak istiyor." Firavun onlara, "O hâlde bana ne yapmamı önerirsiniz?" dedi. Onlar da şöyle cevap verdiler: "Musa"yı ve kardeşini alıkoy ve şehirlere sihirbazları toplayıp getirecek görevliler gönder." Nihayet sihirbazlar Firavun"a gelip, "Galip gelecek olursak bize mutlaka bir mükâfat var değil mi?" diye sordular. Firavun, "Evet, üstelik siz (ücretle de

    

Dipnotlar

5 İsrâ, 17/90-93

وَقَالُوا لَنْ نُؤْمِنَ لَكَ حَتّٰى تَفْجُرَ لَنَا مِنَ الْاَرْضِ يَنْبُوعًاۙ ﴿90﴾ اَوْ تَكُونَ لَكَ جَنَّةٌ مِنْ نَخ۪يلٍ وَعِنَبٍ فَتُفَجِّرَ الْاَنْهَارَ خِلَالَهَا تَفْج۪يرًاۙ ﴿91﴾ اَوْ تُسْقِطَ السَّمَٓاءَ كَمَا زَعَمْتَ عَلَيْنَا كِسَفًا اَوْ تَأْتِيَ بِاللّٰهِ وَالْمَلٰٓئِكَةِ قَب۪يلًاۙ ﴿92﴾ اَوْ يَكُونَ لَكَ بَيْتٌ مِنْ زُخْرُفٍ اَوْ تَرْقٰى فِي السَّمَٓاءِۜ وَلَنْ نُؤْمِنَ لِرُقِيِّكَ حَتّٰى تُنَزِّلَ عَلَيْنَا كِتَابًا نَقْرَؤُ۬هُۜ قُلْ سُبْحَانَ رَبّ۪ي هَلْ كُنْتُ اِلَّا بَشَرًا رَسُولًا۟ ﴿93﴾

Ayrıca bkz. Furkân, 25/7-8

وَقَالُوا مَا لِ‌هٰذَا الرَّسُولِ يَأْكُلُ الطَّعَامَ وَيَمْش۪ي فِي الْاَسْوَاقِۜ لَوْلَٓا اُنْزِلَ اِلَيْهِ مَلَكٌ فَيَكُونَ مَعَهُ نَذ۪يرًاۙ ﴿7﴾ اَوْ يُلْقٰٓى اِلَيْهِ كَنْزٌ اَوْ تَكُونُ لَهُ جَنَّةٌ يَأْكُلُ مِنْهَاۜ وَقَالَ الظَّالِمُونَ اِنْ تَتَّبِعُونَ اِلَّا رَجُلًا مَسْحُورًا ﴿8﴾