Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 60

yönünden diğer rivayetlerle benzerlik arzettiği için hadiçiler uydurmaları da “hadis” olarak nitelemekten kaçınmamışlardır. Hadis uydurma faaliyeti, hadis tarihinin en hassas konularından biridir. Bu husus aşağıda “Hadis Tarihi” başlığı altında biraz daha ayrıntılı olarak değerlendirilecektir.

Osmanlı devri âlimlerinden Taşköprülüzâde (1030/1621) çeşitli ilimleri konularına göre tasnif ettiği meşhur eserinde hadis in konusunun Resûlullah’ın sözleri ve bu sözlerin kendisine ait olup olmadığının tespit edilmesi olduğunu söyler.49

Kısaca ifade etmek gerekirse “Hadis İlmi” genel olarak iki ana kısımda ele alınmıştır. Bunlardan biri İlmü rivâyeti’l-hadîs , diğeri ise İlmü dirâyeti’l-hadîs ’tir. Rivâyetü’l-hadîs , Hz. Peygamber’e, sahâbe ve tâbiûna nispet edilen söz, fiil, takrir ve sıfatlardan ibaret olan haberlerin naklini konu alır. Dirâyetü’l-hadîs ise —ki buna Hadis usûlü veya Mustalahu’l-hadîs de denilir— bir mânâda hadis metodolojisidir. Değişik devirlerde değişik şekillerde tanımları yapılmıştır. Meselâ, hadis tarihinin oluşum ve gelişim dönemlerini içine alan ilk dört asırda bu; hadisleri râvilerinin adalet ve zabt yönünden, senedleri ittisal ve inkıta açısından inceleyen ilim olarak kabul edilmişken, sonraki dönemlerde kabul ve red yönünden râvi ile rivayet edileni inceleyen ilim şeklinde tanımlanmıştır.

Bugün Hadis İlminin alanı teknik birtakım kavramlara indirgenemeyecek kadar genişlemiştir ve “Hadis, artık ne sadece sened, ne yalnızca metin, ne sünnet ne de münhasıran kendisinden hüküm istinbat edilen dinî bir delildir. O, bütün bunları içine alan ve fakat içinde bulunulan zamanı da kapsayan bir “kültür tarihi” alanıdır.50 Hadis, İslâm Hukuku (Fıkıh) dışında Kelâm, Tasavvuf ve Tefsir gibi dinî ilimlerin mühim bir kaynağı olmasının yanı sıra, tarih içerisinde Müslüman toplumların ahlâkî tekâmülünde de çok önemli bir etkiye sahip olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. Peygamber’in bütün Müslümanlar için örnek bir şahsiyet olarak sunulması, tarih boyunca onun söz ve yaşantısına (hadis ve sünnete) büyük bir önem atfedilmesinde etkili olmuştur. Bu durum hadise ilgiyi arttırmış ve neticede zaman içerisinde çok büyük bir hadis külliyatı ortaya çıkmıştır. Kur’an’da yer alan ilâhî bildirilerin tüm çağlar boyunca hayatiyet bulması ve canlılığını koruması işbu hadis külliyatı sayesinde mümkün olabilmiştir. Diğer bir ifade ile hadis ve/ya sünnet, İslâm’ın sürekliliğini ve güncelliğini sağlamış, değişik coğrafyalarda yaşamalarına rağmen bütün Müslüman topluluklar için ortak bir inanç ve düşünce ortamının oluşmasını

    

Dipnotlar

49 Taşköpürülüzâde, Miftâhu’s-seâde ve misbâhu’s-siyâde, II, 52.

50 Özafşar, M. Emin, Hadis ve Kültür Yazıları, s. 45.