Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 603

Hadiste Allah"a, yarattığı meleklere, gönderdiği kitaplara, bu kitapları insanlara açıklamak üzere görevlendirdiği peygamberlere ve insanlara verdiği nimetlerden onları hesaba çekeceği âhiret gününe inanmanın yanı sıra kadere imanın da temel unsurlardan sayılması manidardır. Allah"ın güç ve kudretinin bir tecellisi olarak var ettiği melekleri, insanın Rabbiyle iletişimindeki vasıtalardan kılması, kitapları melek aracılığıyla insanlardan seçilen peygamberlere ulaştırması, peygamberlerin, aldıkları ilâhî vahyi insanlara öğretmeleri ve akıl sahibi insanların özgür tercihleri ile bu çağrıya olumlu ya da olumsuz cevap vermeleri süreci, tasavvurları aşan üst bir planlama dâhilinde cereyan etmektedir.

Kadere inanmayı imanın temel unsurları arasında sayan bu hadis, müminin zihnini, yaratan ve yaşatan Allah"ın ceza gününün de sahibi olduğu, yaratılıştan hesap gününe kadar hayır ve şer hiçbir şeyin O"nun iradesinden bağımsız olmayacağı noktasına yönlendirmektedir. Buna göre her şeyin nihaî sebebi ve sahibi Allah"tır.

Kadere inanan bir insan, âlemde gerçek failin Allah olduğunu kabul eder. Yağmurun belli fizikî şartların oluşmasıyla yağacağını bilir. Ancak ona göre yağmurun yağması olayı, tabiî sebeplerin bir araya gelmesinin sonucuyla sınırlı değildir. Mümin, görünen sebeplerin ötesine geçerek, yağmuru Allah"ın indirdiğine inanır ve bu yüzden onu rahmet olarak adlandırır.

Müslüman, elbette ki güneşin kendi yörüngesinde doğduğunu ve battığını görür. Ancak o bütün bunların Allah"ın planlaması dâhilinde olduğunu bildiği için, Hz. İbrâhim gibi “Allah, güneşi doğudan doğdurur.” 8 der. Böylece sebeplere dayalı olarak ortaya çıkan her olayda sebebi de yaratan asıl Müsebbib"in varlığını hisseder.

Bir Müslüman, açlığın yemekle, susuzluğun suyla giderildiğini elbette ki bilir. O, “Allah, hiçbir hastalık vermemiş ki onun şifasını da vermemiş olsun.” 9 hadisinin de farkındadır ve tedavi olmanın, Peygamberi"nin (sav) tavsiyesi olduğunu da bilir.10 Ancak o, bunların esas sahibini unutmaz ve Hz. İbrâhim gibi şöyle der: “Beni yaratan da doğru yola eriştiren de O"dur. Beni yediren de içiren de O"dur. Hasta olduğumda bana O şifa verir. Beni öldürecek, sonra da diriltecek O"dur.” 11

Hz. Musa"nın ve o vefakâr İbrâhim"in (as) sahifelerinde de bulunan şu kesin gerçekler,12 kader anlayışımızın nasıl olması gerektiğini çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

    

Dipnotlar

8 Bakara, 2/258.

اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ي حَٓاجَّ اِبْرٰه۪يمَ ف۪ي رَبِّه۪ٓ اَنْ اٰتٰيهُ اللّٰهُ الْمُلْكَۢ اِذْ قَالَ اِبْرٰه۪يمُ رَبِّيَ الَّذ۪ي يُحْي۪ وَيُم۪يتُۙ قَالَ اَنَا۬ اُحْي۪ وَاُم۪يتُۜ قَالَ اِبْرٰه۪يمُ فَاِنَّ اللّٰهَ يَأْت۪ي بِالشَّمْسِ مِنَ الْمَشْرِقِ فَأْتِ بِهَا مِنَ الْمَغْرِبِ فَبُهِتَ الَّذ۪ي كَفَرَۜ وَاللّٰهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَۚ ﴿258﴾

9 B5678 Buhârî, Tıb, 1.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ الْمُثَنَّى حَدَّثَنَا أَبُو أَحْمَدَ الزُّبَيْرِىُّ حَدَّثَنَا عُمَرُ بْنُ سَعِيدِ بْنِ أَبِى حُسَيْنٍ قَالَ حَدَّثَنِى عَطَاءُ بْنُ أَبِى رَبَاحٍ عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ - رضى الله عنه - عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم قَالَ « مَا أَنْزَلَ اللَّهُ دَاءً إِلاَّ أَنْزَلَ لَهُ شِفَاءً » .

10 D3874 Ebû Dâvûd, Tıb, 11.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ عَبَادَةَ الْوَاسِطِىُّ حَدَّثَنَا يَزِيدُ بْنُ هَارُونَ أَخْبَرَنَا إِسْمَاعِيلُ بْنُ عَيَّاشٍ عَنْ ثَعْلَبَةَ بْنِ مُسْلِمٍ عَنْ أَبِى عِمْرَانَ الأَنْصَارِىِّ عَنْ أُمِّ الدَّرْدَاءِ عَنْ أَبِى الدَّرْدَاءِ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « إِنَّ اللَّهَ أَنْزَلَ الدَّاءَ وَالدَّوَاءَ وَجَعَلَ لِكُلِّ دَاءٍ دَوَاءً فَتَدَاوَوْا وَلاَ تَدَاوَوْا بِحَرَامٍ » .

11 Şuarâ, 26/78-81.

اَلَّذ۪ي خَلَقَن۪ي فَهُوَ يَهْد۪ينِۙ ﴿78﴾ وَالَّذ۪ي هُوَ يُطْعِمُن۪ي وَيَسْق۪ينِۙ ﴿79﴾ وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْف۪ينِۖ ﴿80﴾ وَالَّذ۪ي يُم۪يتُن۪ي ثُمَّ يُحْي۪ينِۙ ﴿81﴾

12 Necm, 53/36-37.

اَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا ف۪ي صُحُفِ مُوسٰىۙ ﴿36﴾ وَاِبْرٰه۪يمَ الَّذ۪ي وَفّٰىۙ ﴿37﴾