Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 607

gerçeği esas alınarak anlaşılabilir. İradesi ve seçme özgürlüğü olmayan bir kişinin denenmesinden bahsedilemeyeceğine göre, insanın sorumlu varlık olmasını mümkün kılan, bu yönünü doğrudan kısıtlamayan üst bir planlamanın olduğu düşünülmelidir. Buna göre insanın bütün tercihleri her hâlükârda bu kaderin içerisindedir ve hiçbir şekilde Allah"ın irade ve kudretinden bağımsız değildir. Hz. Ömer"in Ebû Ubeyde"ye güzel bir temsille, develerini otlatmak için önündeki vadinin kıraç ve otlu yamaçlarından herhangi birini tercih ettiğinde her hâlükârda Allah"ın kaderinin içinde hareket etmiş olacağını söylemesi, işte böyle bir anlayışın ürünüdür.

Benzer bir anlayışa Ebû Huzâme es-Sa"dî"nin, babası aracılığıyla rivayet ettiği şu hadis de işaret etmektedir: Ebû Huzâme"nin rivayet ettiğine göre babası, Allah Resûlü"ne, “Ey Allah"ın Resûlü! Şifa niyetiyle yaptığımız okumalar, tedavi olduğumuz ilaçlar ve korunma tedbirleri, Allah"ın kaderinden bir şeyi geri çevirir mi?” diye sormuş, Resûlullah (sav) da, “Onlar da Allah"ın kaderindendir.” şeklinde cevap vermiştir.25

Hicrî birinci asrın kader tartışmalarına ışık tutan bu rivayet, yapılan duaların, alınacak tedbirlerin de haddizatında kaderin içinde olduğunu vurgulamaktadır. Kaderde asla bir değişiklik olmaz. Bazı sebeplere bağlı olarak sonradan değişikliğe uğrayan her şey zaten kaderin içindedir, yani ezelî bilgi ve takdir çerçevesinde gerçekleşmiştir. Selmân-ı Fârisî"nin Hz. Peygamber"den naklettiği şu hadisi de bu çerçevede anlamak gerekir. “Kazayı ancak dua değiştirebilir, ömrü yalnız iyilik uzatır.” 26 Bu hadiste duanın insan hayatındaki büyük tesirine dikkat çekilmektedir. Aynı şekilde iyiliğin insan ömrüne kattığı nitelik ve bereket vurgulanmaktadır. Kulun duası, bu duanın neticesi bütünüyle kaderin içindedir. Asıl olan insanın dua ile kulluk bilincini tazelemesi ve Allah"ın her an yaratma hâlinde olduğunu27 idrak etmesi ve O"na dayanmasıdır. Peygamberimize öğretilen şu dua Allah"ın kudret ve iradesine sığınmanın, kaderi idrak etmenin bir göstergesidir: “De ki: Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar. Katından bana yardımcı bir kuvvet ver.” 28

    

Dipnotlar

25 T2065 Tirmizî, Tıb, 21.

حَدَّثَنَا ابْنُ أَبِى عُمَرَ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ قَالَ سَأَلْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقُلْتُ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ رُقًى نَسْتَرْقِيهَا وَدَوَاءً نَتَدَاوَى بِهِ وَتُقَاةً نَتَّقِيهَا هَلْ تَرُدُّ مِنْ قَدَرِ اللَّهِ شَيْئًا قَالَ « هِىَ مِنْ قَدَرِ اللَّهِ » . قَالَ أَبُو عِيسَى هَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ حَدَّثَنَا سُفْيَانُ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنِ ابْنِ أَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم نَحْوَهُ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ صَحِيحٌ . وَقَدْ رُوِىَ عَنِ ابْنِ عُيَيْنَةَ كِلْتَا الرِّوَايَتَيْنِ وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَنْ أَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَنِ ابْنِ أَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ وَقَالَ بَعْضُهُمْ عَنْ أَبِى خُزَامَةَ وَقَدْ رَوَى غَيْرُ ابْنِ عُيَيْنَةَ هَذَا الْحَدِيثَ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ أَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ وَهَذَا أَصَحُّ وَلاَ نَعْرِفُ لأَبِى خُزَامَةَ عَنْ أَبِيهِ غَيْرَ هَذَا الْحَدِيثِ .

26 T2139 Tirmizî, Kader, 6.

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حُمَيْدٍ الرَّازِىُّ وَسَعِيدُ بْنُ يَعْقُوبَ قَالاَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ الضُّرَيْسِ عَنْ أَبِى مَوْدُودٍ عَنْ سُلَيْمَانَ التَّيْمِىِّ عَنْ أَبِى عُثْمَانَ النَّهْدِىِّ عَنْ سَلْمَانَ قَالَ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « لاَ يَرُدُّ الْقَضَاءَ إِلاَّ الدُّعَاءُ وَلاَ يَزِيدُ فِى الْعُمُرِ إِلاَّ الْبِرُّ » . قَالَ أَبُو عِيسَى وَفِى الْبَابِ عَنْ أَبِى أُسَيْدٍ . وَهَذَا حَدِيثٌ حَسَنٌ غَرِيبٌ مِنْ حَدِيثِ سَلْمَانَ لاَ نَعْرِفُهُ إِلاَّ مِنْ حَدِيثِ يَحْيَى بْنِ الضُّرَيْسِ . وَأَبُو مَوْدُودٍ اثْنَانِ أَحَدُهُمَا يُقَالُ لَهُ فِضَّةٌ وَهُوَ الَّذِى رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ اسْمُهُ فِضَّةٌ بَصْرِىٌّ وَالآخَرُ عَبْدُ الْعَزِيزِ بْنُ أَبِى سُلَيْمَانَ أَحَدُهُمَا بَصْرِىٌّ وَالآخَرُ مَدَنِىٌّ وَكَانَا فِى عَصْرٍ وَاحِدٍ .

27 Rahmân, 55/29.

يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ ﴿29﴾

28 İsrâ, 17/80.

وَقُلْ رَبِّ اَدْخِلْن۪ي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَاَخْرِجْن۪ي مُخْرَجَ صِدْقٍ وَاجْعَلْ ل۪ي مِنْ لَدُنْكَ سُلْطَانًا نَص۪يرًا ﴿80﴾