Hadislerle İslâm Cilt 1 Sayfa 606

gerektiğini söyleyerek haddizatında her şeyin sahibinin Allah olduğu hakikatini kalplere yerleştirmeyi arzulamıştır. Aynı hakikati ifade eden pek çok âyetten birinde, “Eğer Allah sana herhangi bir zarar verecek olursa bil ki, onu O"ndan başka giderebilecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse O"nun lütfunu engelleyebilecek de yoktur.” 20 buyrulmuştur. Buna göre Allah, sahip olduğu mülkte insanlara hareket alanı bahşetmiş ve belli ölçüde tasarruf imkânı vermiştir.

İçinde insan unsurunun olduğu, insan eliyle ortaya çıkan ancak insanı aşan pek çok hususun varlığı bilinmektedir. Genetik yapı, çocukların cinsiyeti gibi konular, sebep sonuç içerisinde cereyan eden bir kısım olayları insanın kontrol edemediğini göstermektedir. İnsan kendi irade ve gücünü aşan bu gibi durumlarda âdeta aşkın bir kaderin varlığını hisseder ve kabullenir. Aynı zamanda bütün bu gerçekleşenleri Allah ezelde bilmektedir. Hadiste yer alan, “Kalemlerin kaldırılması ve sahifelerin kuruması (kararın verilip, hükmün kesinleşmesi)” , vuku bulacak hiçbir şeyin bu ilâhî bilginin dışında kalmayacağını, her ne meydana gelecekse onun ezelde bilindiği ve kaydedildiği, dolayısıyla yeni bir şeyin yazılmasının söz konusu olmayacağı anlamında olsa gerektir. Biz daha yaratılmadan önce ne yaşayacağımızı en ince teferruatına kadar bilen Allah, tercihimizi ne tarafa kullanacağımızı bu ezelî ve ebedî ilmiyle bilmektedir. Bu bakımdan ilâhî ezelî bilgi, meydana gelecek hadiselere önceden bir müdahale değildir. Nitekim Kur"an"da konuyla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: “Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın.” 21

Hz. Peygamber, her fırsatta insanlara bu dünyaya imtihan için gönderildiklerini hatırlatmıştır. İnsanların bu noktaya odaklanmalarını, bir bakıma tasavvurları aşan kader meselesine dalmamalarını istemiştir.22 Allah Resûlü, her türlü tedbiri alarak insanın fiillerinde irade sahibi olduğunu gösterir, fakat aynı zamanda, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” (Allah"tan gayrı güç ve kuvvet yoktur!) 23 diyerek güç ve kudreti Allah"a nispet etmeyi tavsiye ederdi.

Kısaca “Mâşallah” olarak bilinen, “Allah"ın dilediği olur, dilemediği de olmaz.” 24 demeyi de yüce Elçi duasında zikrederdi. Allah Resûlü"nün öğrettiği bu iki ifade daha sonra Müslümanların değişmez virdi hâline geldi.

Kaderin anlaşılması sorunu, Allah"ın iradesinin her şeyi kuşatması yanında insanın irade özgürlüğünün imkân ve sınırının ne olduğu meselesine dayanmaktadır. Kader, ancak insanın yeryüzüne bir imtihan için gönderildiği

    

Dipnotlar

20 Yûnus, 10/107.

وَاِنْ يَمْسَسْكَ اللّٰهُ بِضُرٍّ فَلَا كَاشِفَ لَهُٓ اِلَّا هُوَۚ وَاِنْ يُرِدْكَ بِخَيْرٍ فَلَا رَٓادَّ لِفَضْلِه۪ۜ يُص۪يبُ بِه۪ مَنْ يَشَٓاءُ مِنْ عِبَادِه۪ۜ وَهُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ ﴿107﴾

21 Hadîd, 57/22.

مَٓا اَصَابَ مِنْ مُص۪يبَةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا ف۪ٓي اَنْفُسِكُمْ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ نَبْرَاَهَاۜ اِنَّ ذٰلِكَ عَلَى اللّٰهِ يَس۪يرٌۚ ﴿22﴾

22 İM84 İbn Mâce, Sünnet, 10.

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْرِ بْنُ أَبِى شَيْبَةَ قَالَ حَدَّثَنَا مَالِكُ بْنُ إِسْمَاعِيلَ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عُثْمَانَ مَوْلَى أَبِى بَكْرٍ حَدَّثَنَا يَحْيَى بْنُ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ أَبِى مُلَيْكَةَ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ دَخَلَ عَلَى عَائِشَةَ فَذَكَرَ لَهَا شَيْئًا مِنَ الْقَدَرِ فَقَالَتْ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ « مَنْ تَكَلَّمَ فِى شَىْءٍ مِنَ الْقَدَرِ سُئِلَ عَنْهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَمَنْ لَمْ يَتَكَلَّمْ فِيهِ لَمْ يُسْأَلْ عَنْهُ » .

23 M6868 Müslim, Zikir, 47.

حَدَّثَنَا إِسْحَاقُ بْنُ إِبْرَاهِيمَ أَخْبَرَنَا النَّضْرُ بْنُ شُمَيْلٍ حَدَّثَنَا عُثْمَانُ - وَهُوَ ابْنُ غِيَاثٍ - حَدَّثَنَا أَبُو عُثْمَانَ عَنْ أَبِى مُوسَى الأَشْعَرِىِّ قَالَ قَالَ لِى رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم « أَلاَ أَدُلُّكَ عَلَى كَلِمَةٍ مِنْ كُنُوزِ الْجَنَّةِ - أَوْ قَالَ - عَلَى كَنْزٍ مِنْ كُنُوزِ الْجَنَّةِ » . فَقُلْتُ بَلَى . فَقَالَ « لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ » .

24 D5075 Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101.

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِى عَمْرٌو أَنَّ سَالِمًا الْفَرَّاءَ حَدَّثَهُ أَنَّ عَبْدَ الْحَمِيدِ مَوْلَى بَنِى هَاشِمٍ حَدَّثَهُ أَنَّ أُمَّهُ حَدَّثَتْهُ وَكَانَتْ تَخْدِمُ بَعْضَ بَنَاتِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم أَنَّ بِنْتَ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم حَدَّثَتْهَا أَنَّ النَّبِىَّ صلى الله عليه وسلم كَانَ يُعَلِّمُهَا فَيَقُولُ « قُولِى حِينَ تُصْبِحِينَ سُبْحَانَ اللَّهِ وَبِحَمْدِهِ لاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ مَا شَاءَ اللَّهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ وَأَنَّ اللَّهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَىْءٍ عِلْمًا فَإِنَّهُ مَنْ قَالَهُنَّ حِينَ يُصْبِحُ حُفِظَ حَتَّى يُمْسِىَ وَمَنْ قَالَهُنَّ حِينَ يُمْسِى حُفِظَ حَتَّى يُصْبِحَ » .